İmarı düzensiz olan her şehrin kaderidir aslında, tarihinin gizlenmesi. Tarih katmanları içinde yer alan medeniyetlerin kalıntılarının çoğunun toprak altında kalması anlaşılır bir şey olabilir. Arkeolojik kazı yapılır, bilimin ışığında yüzyıllar öncesinin medeniyetine ait kalıntılar gün yüzüne çıkartılmaya çalışılır.
Ya yüzlerce yıl önce yapılmış olmasına rağmen halen ayakta kalmış eserlerin imar kirliliğinin getirdiği görünmezlikle özelliklerinin kaybolmasına ne dersiniz? Trabzon gibi kuruluş tarihi insanlık tarihi ile yaşıt bir kentte mazinin özgün yapılarını bünyesinde her şeye rağmen barındıran bir kentte “imar kirliliğinin” görünmez yaptığı eserlerin varlığı insanı üzmekte.
Yenicuma Camii'nin Trabzon tarihinde çok önemli yeri vardır. Trabzon'un kurtarıcı ve koruyucu azizi Eugenios'a ithaf edilmiş bir kilise iken Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon'u fethinden sonra ilk cuma namazını burada kılması üzerine Yenicuma Camii ismini almıştır. İlk yapının bazilika olduğu belirtilen camiye ait 1291 yılı ile tarihlenen bir kitabe bulunmuştur. Yapının bugün narteksi yoktur. Üç nefli ve üç apsislidir. Orta apsisin dışında kartal ve güvercin kabartmalarına yer verilmiştir. 1461 yılından itibaren cami olarak hizmet veren bina aynı zamanda bulunduğu mahallenin de ismini taşımakta.
Yenicuma Mahallesi bu kentin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Kentsel dönüşüm süreci ve Kanuni Bulvarı yapım aşamasında mahallenin büyük bir kısmı “yok oldu.” Birçok kamulaştırmalar yapıldı.
FATİHİN HATIRASI BİNALARIN ARASINDA KALDI
Fakat gelin görün ki asıl yapılması gereken yenileme, kamulaştırma için, tarihi değeri ve manevi anlamı büyük olan Yenicuma Camii etrafının açılmasına gerek duyulmadı. 12. yy.a tarihlenebilen Yenicuma Camii'ni bulmak bir mesele. Bulsanız da etrafı binalarla çevrili olduğu için yapının tarihi vasfını algılamak ve şöyle anlamlı bir fotoğrafını çekmek mümkün olmuyor. Oysa Yenicuma Camii’nin Trabzon için önemi çok büyük. Fethin ilk günlerinde camiye çevrilip Cuma namazının kılındığı ilk camii olması hem Türk hem de kent tarihi açısından önem arz etmekte. Trabzon Fatih'e olan vefasını gösterme adına halen ibadethane olarak kullanılan ve Fatih'ten bu yana cuma namazları ve beş vakit namaz kılınan Yenicuma Camii'nin görünür kılma adına etrafının kamulaştırılıp görünür kılınması gerekir.
KIZLAR MANASTIRI’NA ULAŞABİLMEK
Trabzon'da kime sorsanız “Kızlar Manastırı nerde” diye size hemen Boztepe'de diye cevap verirler. Ama gelin görün ki şehrin hemen yamacında olmasına rağmen manastıra ulaşmak için oldukça zorluk çekilmekte. Manastır, III. Aleksios (1349-1390) döneminde inşa edilmiştir. Ortaçağ mimarisini andıran Boztepe'nin eteklerinde, kayaç bir zemine kurulu Manastır'da rahibeler dini eğitimlerini sürdürmekte idiler. Çeşitli bağış ve yardımlarla mevcudiyetini sürdürmeye çalışan Manastır'da yaşayan rahibelerin Trabzon Keten ipliği ile ürettikleri giysileri satarak elde ettiği gelirler de önemli bir kazanç kapısı oluyordu. Birkaç kez büyük onarımlardan geçtikten sonra 19. yüzyılda bugünkü şeklini almıştır. Yapının aslına uygun restorasyonu Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirildi. Şu anda Trabzon Büyükşehir Belediyesine tahsis edilerek ziyarete açılmış olup, ayrıca farklı kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.
Yine gelin görün ki, günümüze kadar ulaşan ve detaylı bir şekilde restore edilerek fonksiyonel bir hizmet sunarak, korunmaya alınan Kızlar Manastırı da tıpkı Yenicuma Camii gibi çarpık yapılaşmanın kurbanı olmuş. Şehrin balkonu sayılabilecek bir yerde olmasına rağmen etrafını saran yapılar nedeniyle hem görünürlüğü hem de ulaşılması konusunda sıkıntı yaşanmakta. Manastır'ın hemen yanı başında bir kaç aracın park yapılabileceği alan elde etme çalışması yapılmasına rağmen araçla gelen ziyaretçilerin ulaşımında problem yaşanmakta.
Bu konuda manastırın bulunduğu mahallenin/sokağın sakinleri de rahatsızlar. Büyük bir fedakârlıkla restoresi yapılan Manastır'ın, tıpkı Ayasofya'da olduğu gibi etrafının kamulaştırılıp açılması sokak sakinlerince de istenmekte. Umarız bu haklı istek yerine gelir ve tarihi bir mekân daha hak ettiği gibi güzelliklerini sergileyebilir. Zaman içinde gerçekleşen çarpık yapılaşmanın, önemli bir tarihi yapıtı gölgelemesine razı olmamak lazım. Kent içi tarihi eserlerimiz ne kadar kolay ulaşılabilir ve görünür olursa turizme o oranda katkı sağlar. Turistin kent içinde gezmesini istiyorsak, çarpık yapılaşma ile gölgelenen tarihi eserlerimize sahip çıkmalıyız.
***
KAHRAMAN MARAŞ CADDESİ'NİN ÜÇ HALİ
Üç resim. Üçü de Trabzon'a ait. Meşhur Maraş Caddesi. Birinde karmaşa, keşmekeş, diğerinde huzur. Birinde yürümek mümkün değil, diğerinde yürümek zevk veriyor. Güzele güzel demek gerek. Minibüslerden, araç trafiğinden, gürültü kirliliğinden yürünmez halde iken bugün modern bir görüntüye kavuşan Maraş Caddesi’nin yapımı konusunda emeği geçen ve özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu'nun Maraş Caddesi’ni düzenleme konusundaki kararlı duruşunu kutluyorum. Yok, ben eski Maraş Caddesi’ni istiyorum diyen var mıdır acaba?
Gelelim üçüncü fotoğrafa çok eskisini istiyorsanız o başka. Trafik yok. Ziraat Bankası yerinde.
Yol Arnavut kaldırımla kaplı. İnsanlar rahatça yürüyor. Sakin bir kent görüntüsü var bu caddede. Sonrasında hayat akıp giderken insanlar, araçlar caddeye sığamaz oldu. Ve yerinde bir kararla cadde yeniden geri geldi. Bu şehir çok daha farklı güzellikleri hak ediyor. Ganita/Faroz sahil düzenlemesi, Faroz/Akyazı sahil çalışmaları da bittiğinde kentin çehresinin değişeceği muhakkak.
***
HAFTALIK
SANAT GÜNLERİ TRABZON'A DEĞER KATIYOR
Çeşitli kültür sanat derneklerinin bir araya gelmesiyle kurulan Sanatevi’nin bünyesinde her yıl yapılan uluslararası Sanat Günleri'nin 12’ncisi bu yıl da geniş katılımla gerçekleştirildi. Pandemi ve Sanatevi binasının restorasyonu nedeniyle ara verilen faaliyetler yeniden başlatıldı. Sanatseverler ve kent bürokrasisinin katılımıyla başlatılan Sanat Günleri’nde, eserlerini sergileyen sanatçıların performansları takdir edildi. Gürcistan, İran, Azerbaycan gibi ülke sanatçılarının da katıldığı uluslararası sanat şenliğinde sanatın her dalından eserler izleyicilerle buluştu. Trabzon Kültür ve Sanat dünyasına önemli katkı sunan Sanat Günleri'nin nice yıllar devam etmesi dileği ile emeği geçen tüm sanatçı ve Sanatevi yöneticilerini tebrik ediyorum.
ÖYKÜSEL PORTRELER
Mehmet Kuvvet
Eğitimci yazar/şair Mehmet Kuvvet'in Trabzon’da yaşayan ya da yolu bu kente düşmüş insanların gerçek yaşam öykülerinden kesitler sunduğu ve yazarın kendi deyimiyle gülümsemeye, gülümserken ders çıkarmaya çalışılan öyküsel portelerinde yaşamın güzelliklerini, birebir yaşanmışlıkları okurken insanların mutlu olacağını umuyorum. Naçizane uzun yıllar eğitim ve kültür yöneticisi olarak iki anıma da yer verildiği kitapta birçok değerli insanın yaşam öykülerinden kesitler bulacaksınız. Mehmet Kuvvet hocamın imzasıyla kütüphanemdeki yerini alan eserin okuyucusu bol olsun.
ANNE SONRASI
Neslihan Eyüpoğlu
Neslihan Eyüpoğlu Trabzon Maçka doğumlu. Çeşitli edebiyat dergilerinde şiirleri yayımlanırken, sonrasında bugün üçüncüsünü imzalayıp edindiğim Anne Sonrası kitabıyla şiir dünyasında giderek önemli bir yer almaya başladı.
“Yetim bir çocuk gibi,
Hüzün aksediyor suretime,
Bir vav gibi eğip boynumu,
Seyrediyorum perişanlığımı,
Camın buğusunda.”
Kış görmeyen yüreğe,
Baharın gelmeyeceğini
bilerekten annesine,
Astım hayallerimi bir salıncakla,
Gökyüzünden doğru yeryüzüne,
Sallanabildiğim kadar varım,
Sonrasında malum, yerim senin yanın.”
Diye seslenirken “Anne Sonrası” duygularını satırlara döküp kitaplaştıran Neslihan Eyüpoğlu'na şiir yolunda bol okurlu yıllar diliyorum. Sanatevi imza gününde iki değerli yazar ve şairimizin imzalı kitapları ile tanışmak ayrı bir mutluluktu.