Hepimiz saklambaç oynadık, vücudumuz gizlendiğimiz yerden daha büyük olunca bir yerden yakayı ele veriyorsun. Sağımı kapatayım derken solun gözüküyor, kafanı eğiyorsun sırtın gözüküyor. Eninde sonunda sobeleniyorsun.
Başbakanlık koridorlarında çalışmış bir arkadaşım anlatır, Tansu Çiller’e başbakanlığı döneminde eski adıyla Devlet İstatistik Kurumu’ndan kötü ama gerçek veriler geldiğinde çok kızar, telefonları duvarlara atarmış öfkesinden. “Çabuk bu verileri düzeltin” diye bürokratlara talimatlar verirmiş.
Veriler düzeltilirdi. Gel zaman git zaman saklanan veriler artık düzeltilemez olunca 5 Nisan 1994 kararları çıktı. Kararlar acı reçetenin kralıydı. Sobe olmuştu, artık veriler saklanamıyordu.
Şimdi de Covid-19 vaka sayıları sobe oldu. Vaka sayısı, hasta sayısı, yok ağır hasta sayısı, vefat sayısı ile saklambaç oynandı. Cüsse büyüdü tabii, artık saklanamadı.
Ülkenin verileri ve halk arasında büyük bir saklambaç oynanıyor. Halkın gözleri bağlanmış ebe gibi dolandırılıyor. Tam gözlerini açıp saklandıkları yere bakacak. O tarafta değil, bu tarafta bu tarafta diyerek saklandıkları yerleri göstermemeye çalışıyorlar.
Merkez Bankası çok iyi saklanmıştı. Bir baktılar kafası çıkıyor. Kafasını aşağı bastırdıkça o saklandığı yere sığmaz oldu, sobelendi.
Enflasyon desen istediğin kadar sakla. Fatura öderken, pazarda, markette… Her yerde sobeleniyor.
Halkından sürekli veri saklayanın sonunu siyasi tarihte hiç iyi görmedik. Halk perperişan iken ne hükümdarlar çok iyiyiz diye mesaj veriyordu. İnanan halk sonunda acı bir şurupla baş başa kaldı.
Halkla saklambaç oynamayın. Sonra saklana saklana kazan bir yerden patlamasın.