Kupanın yarı final ayağında sahasında Bodrumspor’u ağırlayan Trabzonspor, oyunun hemen başlarında Banza ile golü bulmuş oldu. Akabinde yediği golle öylesine değişken bir kimliğe büründü ki her futbolcu, "Top benden gitsin de ne olursa olsun!" mantığı içerisinde oynadı.
Başıboş, kendi düşünceleri içerisinde, oyunun kontrolünü rakibe teslim etti. Hatalı pas mı ararsın? Fazlasıyla vardı. İkili mücadelede üstünlük rakipteydi. Öyle bir orta sahamız vardı ki... Evlere şenlik! Adı futboldu ama Trabzonspor adına fesi yoktu. Hızlı düşünüp hızlı oynayarak kalemize sağdan soldan gelip tehlikeli ataklar üreten yine Bodrumspor oldu.
Nedendir bilinmez, sezon başından bu yana Trabzonspor’un fiziki temasla rakibi kendi alanına hapseden bir maçını göremedik. İkinci yarıda mağlubiyetten beraberliği sağladığımız anlarda, "Oyunu forsa ederiz." derken değişen hiçbir şey olmadı. İki gol yiyebilirdik. Lakin bu, "Bu denli kötü oynarız." demek değil. Uzatmalarda bulduğumuz golle biraz daha oyuna hakim olacağız derken... Kaderimiz ya!
Sahneye hakem çıktı. İki kırmızı kart derken yine bir yıkım... Şimdi anlıyoruz ki ne Merkez Hakem Kurulu ne de Futbol Federasyonu’nun Trabzonspor’a bakışı insana farklı düşünceler sevk ediyor. Zorlandık mı? Hem de çok zorlandık! Şimdiden yarı final için bu oyunla daha da zor geçecek kanısındayım.
Mükemmel olan sadece taraftar. İyi oynayamıyoruz. Yerli yerinde iyi futbolculara da sahip değiliz. Bu bir gerçek. Adı futbol... Kırılgan bir takımız. Her takımı yener, her takıma da yenilebiliriz. Çok aksiyonlu bir maçtı!