Bu ne bir temenni ifadesi, ne de duaya dönük bir cümledir. Emirmiş gibi hissedilse de, aslında bir varoluş gerçeğidir.

Yani evrensel değerlerin merkezi,  ol açık ol “ol ki olasın” insan olasın.

Açık ol...

Açık olmak elbette çok değerli bir tutumdur. Zira güvensizliği, endişeyi, tartışmayı, kaygıyı ve en önemlisi kuşkuyu ortadan kaldıran en organik tavırdır.

Ey insanoğlu açık ol; doğaya, gerçeğe, bilgiye, sevgiye...

Eli açık, sözü açık ol.

Ama ille de “alnı açık ol.”

Alın açıklığı; karartma, gizleme, gizlenme, görmeme, duymama gibi manevralar yapma çiğliği yaşatmaz. Silinmez kara lekelerin olmasına engel olur, dim dik ayakta kalmayı sağlar.

Yapılan işlerin, söylenen sözlerin, atılan adımların ve dosdoğru olmanın yansımasıdır alın açıklığı. Bir kutup yıldızı ışımayı sağlar.

***

Alın açıklığı; utanmadan, darlanmadan ben buradayım diyebilmektir. Hesapsızların dünyasında, ince hesaplar yapmadan yaşayabilme mutluluğu kazandırır.

Alın açıklığı; tartısının her zaman doğru tarttığından emin olunandır ve pek ifade edilmese de hep öpülesi alın makamındadır.

Alın açıklığı; yüz paklığıdır. O an aydınlığı fark edilmese bile, erdemli hikayelerin özenilen kahramanlarını yaratır.

***

En değerli açıklık, alın açıklığıdır. Zira üzülmezsin ve asla üzmezsin. Kızarmazsın, kızartmazsın, utanmazsın ve tabii ki utandırmazsın. Alnın açıktır ama üşümezsin, üstelik çok sıcak gelirsin çevrene. Ancak alın açıklığı aydınlatabilir karanlıkları, kurutabilir bataklıkları.

Alın açıklığı insanlığa mal olabilecek bir karakter için yeterli mi? Elbette yeterli değil...

Ama biliyorum ki, alnı açık olanın kalbi de açıktır, kapısı da açıktır.

Ol ki olasın.