Kazım Kolot Trabzon futbolunun duayen isimlerinden biri.
Akçaabat Sebat'ın ise her şeyi... Ama öncesinde gerçek bir baba dostum.
Fiziği ile duruşu ile kararlılığı ve yufka yüreğini de bildiğimiz bu koca çınar dev adam, şimdi akciğer yetmezliği nedeniyle Haçkalı Baba Devlet Hastanesin'de hayata tutunmaya çalışıyor. Sebat'ın eski golcülerinden Coşkun Erdemir, onun vazgeçmeyeceği futbolculardan biri idi. Coşkun ve bizler için de Kazım ağabey öyledir. Beraberce ziyaretine gittik. Sıkıntıları içerisinde gelen ve gidenlerin arasında bizden merhabasını esirgemedi, sağolsun.
Birden anılar canlandı gözümde. Özellikle deplasmanlarda maç öncesi biz sahada ısınırken o sahanın hemen dışında, başında vazgeçemediği kasketi ile belinde vazgeçemediği bir diğer can yoldaşı... Ama onun ötesinde bizlere verdiği güveni. Böyle bir havada bizler maçlara zaten 1-0 önde başlardık ve de öyle devam ederdik. Samsun'da Demirspor'a 3-0 kaybettiğimiz maçtan sonra Trabzon'a bir dönüşümüz var. Ölüm sessizliğinde bir otobüs yolculuğu. Kimse bir kaşık çorba içemedi. Akşam eve gelmeyi zor ettik inanın. Hafta başından itibaren öyle hazırlamıştı ki takımı Avni Aker'de maçın 75.dakikasında 4 farkı yakaladığımızda Demirspor daha fazla fark yememek için direnememiş sahayı terk etmişlerdi.
Akçaabat Sebat Spor o sezon Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu oldu. Oyuncular olarak bizler bir yerlere gittik. Ama o hep hancı-yolcu örneği Sebat'ın başında oldu. Sebat’la Ankara'ya maça geldiklerinde Ulus'taki Yeni Otel'de kalırlardı. Benim gibi Sebat sevdalıları da ziyaretlerine otele koşardık. Okuyanlar, çalışanlar bir dünya insan. Gelen giden çayların hesabını tutabilene aşk olsun. Garson ''Abi kaça yazayım çayları'' Kazım abi de “yaz 308'e oğlum”. Arkasından da vay 308'de kalanın haline diye gülüşürdük. Trabzon'a geldiğimde de Sebat'ın antremanlarını izlemeye giderdim.
Kazım abi özellikle kondisyon çalışmalarına eşlik ederdi.. 70'li yıllardan bahsediyorum. Bir takımın başarılı olabilmesinde kondisyonun çok etkili olacağına yürekten inananlardandı. Rahmetli Kara Necati Funda'ya 20 kez 400 işaret ederdi. 400’ler başlar, 15’den sonra yıkılmalar başlar, Necati hoca da çocukların haline acıyarak 20 tur olmadan bitti başkan derdi. Halbuki Kazım ağabeyin turdan önce cebine 20 adet taş koyar ve her turda birini atardı. Hoca tamam demesine tamam diyor ama cepte kalan iki taşın hesabını kim verecek...Gür sesiyle ''2 tur daha'' derdi ve ısrar ederdi.
Selam olsun o günlere...
Biz, onu hep yıkılmaz, ayakta, mücadeleye inanmış hedef gösteren bir lider bir ağabey gördük. O söyledi biz yaptık. Akçaabat Sebatspor olarak beraberce nice başarılar, şampiyonluklar yaşadık. Bu rahatsızlığı karşısında da aynı kararlılığı biz kendisinden bekliyoruz. Sevenleri olarak bunu istemek hakkımız diye düşünüyorum. Bütün acılara ve sıkıntılara karşın inadına yaşamak güzel. Lütfen!.. Bizleri ve sevenlerini düşün.. Dualarımız seninle büyük başkan...