İstanbul'daki Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi cephesinde asılı, 22 metre uzunluğunda dev bir resim…
Aynı resim Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin koridorlarında…
Ve Organ Bağışı Haftası’nda Türkiye’nin her yerinde!
Şimdilerde 13 yaşında olan Esila Tüfekçi yaklaşık üç yıl önce, hiç hesapta yokken, 6.5 ay yaşam mücadelesi verdiği yoğun bakım ünitesinden çıkınca yaptı bu resmi.
10 yaşında, evinde çalışma masasına oturmuş oyun parkları resmederken, üzerine “Organlarınızı cennete götürmeyin, onlara cennette değil burada ihtiyaç var” yazdığı bir resmin başında buldu kendisini. Çünkü kalbi çok yorgundu, çünkü bir kalbe ihtiyacı vardı, çünkü organ bağışının gerekliliğini duyurmak istiyordu.
Ben de bugün, Esila’nın ve ailesinin son üç yıldır gösterdiği çabaya bir nebze katkı sağlamak için yazıyorum.
Türkiye'de, 2021 yılı Kasım ayı itibarıyla 2 bin 376 kişi karaciğer, 22 bin 775 kişi böbrek, 1290 kişi kalp, 285 kişi pankreas, 157 kişi akciğer, 8 kişi böbrek-pankreas, 2 kişi kalp kapağı, 1 kişi ince bağırsak olmak üzere toplam 26 bin 894 kişi organ nakli bekliyor.
Karaciğer ve böbrek nakilleri canlı donörlerden (ebeveyn, eş, kardeş, çocuklar) de yapılabildiği için bu kişiler görece “şanslı” olsalar da sayıları hiç de az değil.
Esila gibi kalp bekleyenlerin tek şansı ise kadavra donörden nakil. Ancak buradaki kadavra kalbi durmuş kişiyi değil beyin ölümü gerçekleşmiş kişiyi tarif ediyor. Yasa gereği, kişi hastanenin herhangi bir kliniğinde bile ölmüş olsa, solunum cihazına bağlı değilse ve beyin ölümü olmamışsa bu kişilerden organ nakli yapılamaz. Bu cümlenin neden bu kadar önemli olduğunu şöyle anlatmaya çalışayım.
Türkiye’de 2014 yılında 390 bin 121 kişi öldü.
Bu ölümlerden sadece 1810’u beyin ölümü nedeni ile gerçekleşti ve sadece 1073 kadavradan organ nakli gerçekleştirilebildi. Peki 2014 yılında kaç kişi organ nakli bekliyordu? 28 binden fazla!
28 bin hastaya karşılık kadavradan organ nakli şansı yakalayan 1073 kişi…
Bu yazıyı kaleme almadan önce Esila’nın annesi Zeynep Hanım ile görüştüğümde, güncel verilere bakmadığını söyledi. Ben de onun bu duygu durumuna saygı göstermek amacı ile 2020 verilerini yazmıyorum. Ama 2014 yılı oranlarının ciddi bir referans olduğunu ifade edebilirim.
Türkiye Organ Nakli Vakfı’ndan aldığım bilgiye göre Haziran 2021 sonu itibarı ile toplam 567 bin 368 kişinin organ bağışı kartı var. Sayı ümit verici gibi dursa da, yukarıda bahsettiğim beyin ölümü şartı nedeni ile vefatları sonrasında -Allah geçinden versin- hepsi verici olamayacak. Bir de yasal gerekliliği olmayan “aile izni” engeli var. Kişi sağlığında organlarını bağışlamak istediğini beyan etse bile beyin ölümü sonrasında aile bireyleri izin vermedikçe kadavradan organ nakli söz konusu olmuyor; yetkililer ailelerin hassasiyetlerine saygılarından nakil işlemini başlatmıyor.
Bu satırları okuyan, şimdiye kadar organ bağışı yapmış ya da organ bağışına karşı olmadığı halde henüz gerekli başvuruyu yapmamış olan kişilere seslenmek istiyorum. Lütfen bu kararınızı, düşüncenizi ailelerinizle de paylaşın. Paylaşın ki emr-i Hak vaki olduğunda, aileniz de tüm o üzüntülerinin, duygusallıklarının arasında sizin isteğiniz doğrultusunda karar verebilsinler.
Ölüm, geride kalanlar için karşılaştıkları en üzücü ve zor durum iken, hayatın garip bir cilvesiyle organ nakli bekleyen bir hasta için umut ışığı olabilmektedir. Esila’nın dediği gibi, “Organlarınızı cennete götürmeyin, onlara cennette değil burada ihtiyaç var”
Burada bir parantez açıp Trabzon özelinde de birkaç satır yazmak istiyorum. Konu ile ilgili bilgi aldığım kişilerden biri de Kanuni Eğitim Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Aydın Aktaş idi. Doçentlik ihtisasını tamamlayarak memleketine dönen kıymetli bir akademisyenle tanıştığım için kendi adıma ve şehrimiz adına çok mutlu oldum. Hocam ile görüşmemizde Trabzon’daki organ nakli ameliyatları ve şehir hastanesi ile ilgili bazı notlar aldım. Bilgileri teyit ve araştırma için biraz zaman harcadıktan sonra yeni bir haftada yeni bir yazı ile sizlerle paylaşacağım. O zamana kadar sağlıkla kalın!