Okullar açılıyor…
Değerli öğretmen arkadaşlarıma ve sevgili öğrencilerimize, geleceğimizin aydınlanmasına katkı yapacakları verimli bir eğitim yıl geçirmelerini diliyorum.
Sanırım bu içten dilekler milletimizin tamamının ortak duygusudur, burada sorun yok.
Sorunlar dilek ve temenniler faslı bittikten sonra başlıyor.
Eğitim ve öğretim dünyamızın kangreni haline gelmiş onlarca sorun; ana sınıflarında yavrularımızı, ilköğretimde çocuk ve ergenlerimizi, lise ve üniversitelerde gençlerimizi girdabına alıyor.
Hemen herkesin bildiği ve fakat çoğumuzun kanıksadığı bu sorunları dertleşmek için bu makale yeterli olmayacaktır şüphesiz.
***
Bu yazımda eğitim dünyamızın en temel sorunlarından birine değinmek istiyorum.
“Hangi okul?”
Anaokulundan ilköğretime ve oradan liseye ailelerin çocukları için dert edindikleri ve arayışa girdikleri ilk alan hangisidir biliyor musunuz?
Biliyorsunuz tabi, hemen hepimiz o arayışları yaşadık.
En iyi okul hangisi?
Ve çocuğumuzu oraya nasıl verebiliriz acaba?
İyi olduğuna inandırıldığımız okullara çocuklarımızı verebilmek için neler yapmıyoruz ki?
Gerçeği yansıtmayan ikamet belgelerinin alınması, hatırlı kişilerin ya da siyasilerin araya girmesi, kayıt paraları akla ilk gelenler.
Liselere geçişte ise “nitelikli okullara” (Bu unvan, eğitim dünyamızda onur kırıcı tanımlama olarak yerini almıştır.) girilebilmesi için en az iki yıl devam ettirilen kurslar ve özel ders etkinlikleri.
Ve bu etkinliklere katılma imkânı bulamayan veya bu tür destekler aldığı halde beklenen sonucu alamayan gençler için, hangi okul?
Yukarıdaki tanımlamanın tersi mi?  
***
Oysa en iyi okul, mahallemizdeki yani en yakınımızdaki okul olmalıydı. İstanbul’da ya da Ardahan’da hiçbir veli endişe duymadan en yakınındaki okula çocuğunu gönül rahatlığıyla verebilmeliydi.
O okul şüphesiz devletin okulu olmalıydı.
Okulların maddi ve manevi hazırlığı Ankara’da da Ağrı’da da aynı olmalıydı. Öğretmenlere maddi sıkıntı yaşatmadan en ücra köylerde bile özveriyle çalışma şartları hazırlanmalıydı. Fırsat eşitliği nutuklarda değil; gerçekte, bütün dersliklerde olmalıydı.
Edirne’den Kars’a bütün okullar “nitelikli okul” olmalıydı. Yatılı okulların sayısı arttırılmalıydı.
Zira devletin üç temel görevi var: Eğitim, sağlık ve güvenlik.
***
Hangi okul?
Kendinizce mantıklı bir cevap bulsanız bile, ardı sıra sorunların dizilmiş olduğunu göreceksiniz.
Her bir sorun için onlarca makalenin yazılması mümkün ve bunlara dair onlarca makale yazılmış zaten. İş yazmakta değil…
İş, sorunların çözümü için bütün eğitim paydaşlarının katılacağı verimli çalıştayların yapılmasında.
İş, bu çalıştaylarda alınacak kararların hayata geçirilmesinde.
Uzatmayalım iş; eğitim ve öğretim dünyamızı siyasetin değil, aklın, bilimin, milliliğin ve evrenselliğin atmosferine bırakılmasında.