Hepimiz Trabzonspor’un ali menfaatlerini düşüncelerimizde tutarız tutmasına da kulüp için yapılacak maddi ve de manevi güzel işleri de yine de başkalarından bekleriz.
Ellerimizi de taşın altında görmek istemeyiz.
Bunca yıllık yöneticiliğinde her insan gibi o da eleştirilmiş, bazı kesimlere yar olamamıştır.
Bazı gönüllerde yer bulamamış olsa da bir konu vardır ki misyonu yenen Trabzonspor’un gerçek menfaatlerinin kollanmasında bence öncü kuvvetlerinin başını çekmiştir.
Kim ne derse desin, hangi telden çalarsa çalsın Trabzonspor’a katkı anlamında kulübü sevmek, keman çalmak veya piyano çalmak gibidir.
Bu gerçeği bilmeyenler notaları karıştırıp farklı sesler çıkartırlar.
Oysa notaları kollayan, müziğinde bir kanunu ve bir savcısı, bir hakimi vardır.
Hep beraber özetlemeye çalışırsak Trabzonspor’un çöküşündeki bunca borç yükünün öncelikli sebebi o günlerden bu günlere kadar yapılan transferlerle beraber yapılan sözleşmelerdir ki.
Bir de Hayrettin Hacısalihoğlu’nun Asbaşkanlığında yapılan transferlere bakalım ve de kıyaslayalım.
Ne kazandırmıştır, ne kaybettirmiştir…
Üstelik de önceden gelen borçlar da kapıya dayanmışken.

Hepsini içine alarak takımın şuan olduğu yere baktığımızda birçok takım bizden daha fazla harcamayla umut ettiği terlerin çok aşağılarındadır.
Ünal hocanın alınmasından dolayı da eleştirilmiştir.
Zaman gelmiş bizler de eleştirmişizdir.
Gelinen noktada Hayrettin Hacısalihoğlu ne söylediğini her konuda her zaman bilmiş.
Fakat her bildiğini de kulüp menfaatleri doğrultusunda her insanla da paylaşmamıştır, söylememiştir.
Aynı eş değerindeki bir konu da vardır ki.
Bugün gönülden Trabzonsporlulara gidip Trabzonspor için 100 dolar alamıyorsak…

Şenol Güneş okey vermeseydi yönetimine benim sistemime uymaz deseydi…
Bir gün kalmış Burak Yılmaz serbest kalsaydı...
Trabzonspor hem Burak’a 30 trilyon para ödenecekti hem de bonservisi elinde çekip gidecekti.
İşte görünmeyen katkıyı sağlayan Şenol Güneş’in de hakkını yemeyelim.

***

TRABZONSPOR’A LAZIMDIR

İthali zordur.
Gelirler, alıp giderler, bir daha görmeyiz.
Cafer Hazaroğlu.
Lazımdır.
50 yıllık deneyimi ile geçmişte sunduğu katkıları bir kenara bırakalım.
Ben üstünüm demez, insanların da aşağı düzeyde olduklarını da hiç kabul etmez.
Her konuda insan ilişkileri açısından sarsılmaz bir köprüdür.
Süleyman Atal.
Federasyon’da Trabzonlu MHK üyeleri ne kadar önemliyse Tahkim ve de Disiplin Kurulu Üyeleri ne kadar vaz geçilmez ise Futbol Federasyonu Üyeliği de o kadar önemlidir.
şimdiye kadar da en iyi örneği kendileri olmuştur.
Haşim Sayitoğlu’nun da hakkını yemeyelim.
Selahattin Ahıskalıoğlu.
Kurullar arasındaki denge de vaz geçilmez mihenk taşıdır.
Doğruyu yalnızca doğruyu yansıtmanın erdemliğini Trabzonspor adına yansıtmaktan imtina etmeyen düzgün bir büyümüzdür.
Süleyman Hacısalihoğlu.
Yıllar geçmiştir, yönetici olduğu dönemlerde de, olmadığı dönemlerde de bir bakalım ki kaç tane futbolcu Trabzonspor’a gelmiştir, kaç takımı misafir olarak restoranında ağırlamıştır.
Elimize kalem almaya gerek yok.
Düşünmemiz dahi gerçekleri gözler önüne sermeye yeterli.
Kısa örnekti, mutlaka Trabzon’da Trabzonspor’a katkı sunan nice mümtaz insanlar vardır.
Önemli olan, unutmadan ve unutturulmadan haklarını vermek lazımdır derken her biri ayrı ayrı bir renktir.
Mesela Şekerci.
Amatör futbolun Trabzon’daki efsane kalecisi Faik Arıkan’ın Trabzonspor’a katkılarını nasıl yok sayabiliriz.
Altay Eyüboğlu’nu Trabzonspor’un dışında tutabilir miyiz?
Bir sonraki yazımın  menüsü yaşayan değerler olacaktır.
Bilebildiğim kadarı ile…