Gümüşhane: Haritadan yerini bulamakta zorlananlar, oo O’rası mı? diye ünlem koyanlar, Türkiye’nin taşralarından bir yer tanımlaması yapanlar; Orası, tarihi bir kent...
Trabzon’un yanı başında olmasına rağmen, hemşerileri tarafından yeterince tanınmayan yakın ama uzak bir kent...
İpek Yolu’nun ve İran transit yolunun önemli ayağı, maden geçmişimizin gümüşü, Osmanlı Sarayının elması, dini ve ilmi zemini olan eğitimli bir kent...
Gümüşhane tarihinin, sanatının ve doğasının iflah olmaz tutkunuyum.
Yeni bir Gümüşhane gezisi kararı verdiğimde; niyetim, üniversitesinde okuyan yeğenimi ziyaret etmek, bu çerçevede üniversiteyi ve üniversitenin kente katkılarını görmekti.
Üniversal bir gözlem yapmak üzere yeniden vadideyim. Ancak bu yeni gözlem gayretim; kentin, Harşit vadisi boyunca; elma, kayısı, vişne, armut ve ceviz ağaçları aleyhine hızla büyüdüğünü görmeme engel olmadı. Bu tür büyüme her zaman yüreğimi sızlatır. Vadinin her iki yamacına doğru gerçekleşen büyüme ise, umarım ki mühendislik zemininde ilerlemektedir.
Sıkışmış bir kent olması itibariyle, kalabalık bir hareket hep vardır diye düşünebilirsiniz. Hayır Salı günleri ve yaz ayları hariç sakinlik vadiye hakimdi. Ama şimdi çok şey değişmiş; kent, çok kalabalık ve hareketli. Belli ki hareketliliğin ana sebebi üniversite öğrencisi. Canlılığı görüyor ve yaşıyorsunuz. Hareket her alanda, her saatte kendini hissettiriyor, kentin çehresi aydınlık.
Birkaç esnafla değerlendirme görüşmesi yaptım ve gördüm ki, hepsi üniversiteye ve öğrenciye müteşekkir. Hatta değerini bilmiyoruz özeleştirisini de yaparak. Buradaki hareketlilik ciddi şekilde esnafa yansımış.
Çok sayıda öğrenci görüşmesi de gerçekleştirdim. Karşılaştığım öğrencilerin neredeyse tamamı; İletişim Fakültesinin özel, Üniversiteninse genel başarısından söz ettiler. Derli toplu olan üniversite yerleşkesinin beğenildiği bütün konuşmalara yansıdı.
Kente ve üniversiteye dair yaptığı gözlemlerden etkilenen gezgin bir tarihçi, vaktiniz varsa sizinle görüşmek istiyor; cümlem, rektör beye iletildiğinde, gelecek cevaba ilişkin tahmin anları yaşıyorum. Öyle ya bir üniversite rektörü ile çat kapı görüşülebilir mi, merakla bekliyorum.
Gelen olumlu cevabı, şaşkınlık dolu takdir duygusuyla karşıladım, görüşme gerçekleşecekti.
Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Halil İbrahim ZEYBEK, gülen yüzüyle tanımadığı konuğunu içeri aldı.
Geliş sebebimi anlattığımda, Rektör Bey’in koltuğuna yaslanması, daha çok şey duyacaksın etkisi yarattı bende. Rektör Bey; tane tane, anlaşılır, yalın bir Türkçeyle anlattıkça etkileyici bir mimarla karşı karşıya olduğumu gördüm Sadece bu kimlik bile, üniversite için çok önemli bir şans. Dinledikçe, üniversal bir vadi üniversitesi hayal etmeye başladım. İletişim Fakültesinin kısa zamanda kat ettiği baş döndürücü gelişmenin hikayesi, üniversiteyi ve kenti uçuracak projelerin uygulanabilir olduğunu da gösteriyordu. Her proje vadiyi taçlandıracak derken, Rektör beyin gözleri ışık saçıyordu. Ses tonu kendine olan güveni vurguluyordu.
Coğrafyacı olan Rektör Bey’den; Şehrin imarına ve jeolojik yapısına, ekolojik tarıma, alternatif enerji kaynağı arayışlarına, akademik yapının güçlendirilmesi girişimlerine, tarihi ve doğal yapının korunması düşüncesine,......ve diğer alanlara dair projeleri dinlemek heyecan vericiydi. Doğrusu akıp giden konuşmanın tamamı etkileyici ve inandırıcıydı.
Görüşme sona erdiğinde,” üniversal bir vadi üniversitesi” hayali beni de kuşatmıştı. Yapılanlar, geleceğe dair bir işaret fişeği gibi görülebilir. Dolayısıyla kentin ve merkezi idarenin bu atak yapıya destekleri sonuna kadar sürmeli.
Gördüm ki; gelişme, geliştiren varsa mümkün. Tebrikler rektör bey, tebrikler gelişmeye ayak uyduran paydaşlar.
Tebrikler” Gelişen Ve Geliştiren Üniversite.”
Geleceğin aydınlık olacak GÜMÜŞHANE.