Volkan Canalioğlu Trabzon için bir şanstı. Bölge için alınan kararlar konusunda 'istemezükçü' çizginin yerini o olsaydı 'faydalılık' alırdı. Bir projenin peşinen karşısına geçmez, bölgenin ve Trabzon'un menfaati neyese orada konumlanırdı. Şimdi ise bölgeden Cumhuriyet Halk Partisi'nden seçilen vekiller 'istemezükçü teranenin' sözcüleri gibi davranıyorlar. Aklıselimi öne almak yerine ‘biz böyle düşünüyorsak doğrudur’ sabitlenmesinde uzlaşmışlar gibi.
Örneğin Artvin'de birkaç bin kişiye iş sahası açılmasında önemli bir kilometre taşı olan altın madeni konusunda Uğur Bayraktutan, istihdamı hiç öncellemeden aşırı solun  ‘kundakçılık’ yaptığı kulvarda yer alıyor.
Artvin yıllar evvel liflevha fabrikasını kurban verdiğinde binlerce kişi işsiz kalmış, göçler alabildiğine hızlanmıştı. O zaman fabrikamız kapanmasın diye direnen bu gruplar şimdi ise iş sahası açılmasın diye intifadaya kalkmışlar.
Bu çelişkiyi Bayraktutan ve hizzmet ettiği zihniyet nasıl izah eder bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey  var o da Almanların Türkiye'de altın çıkarılmasına engel olmak için her yolu denedikleridir. Hatta sol cenahın namuslu insanı Necip Hablemitoğlu'nun katli bu Alman vakıflarının altınla ilgili  tasarruflarına bağlı gerçekleştirildiğine dönük istihbari bilgilerin mevcut oluşudur.
İşta Volkan Canalioğlu gibi uzlaştırıcı, işin önünü arkasını tahlil edebilen milletvekilinden mahrum kalmak bu noktai nazarlar açısından da önemli.
Yeşil Yol Projesi'nde de aynı ‘duvar duruşlarla’ karşı karşıyayız. CHP'nin Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen avukat kimiliğinin fevkinde tahlillerle bu yolun katliam olacağına kanaat getirmiş bile. Oysaki bölgenin tek çaresinin turizm olduğunu bilmesine rağmen yine malum aşırı sol çevrelerin ‘pedalını’ çevirerek güya halkçı bir politika güttüğünü belirtiyor.
Bu projeyi gündemleştirenler akılsız ve bölgeye düşman, sadece kendileri bölge coğrafyasının dostu. Bu mantık, zihinsel melekelerini işletenlerce kabul edilebilir mi!.
Şayet Volkan Canalioğlu olsaydı eksileriyle artılarıyla meseleyi gerekirse projelendirenlerle müzakere eder, bölgenin ve şehrimizin yararına bir sonuca bağlardı.
Kuru kuruya 'istemezükçü' mantığın mayınlı bir mantık olduğu bilinmelidir. Halk dalkavukluğu yapmak, milli gelirin önüne fünye koymak gibi bir şey.
 Yeşil denen yola bile tahammül edemiyorsan; tren, deniz ve hava yoluna da karşı çıkarsın. Hopa'ya 4 saatte gideceğiz diye inat edenler şimdi ayağını gazdan çekmiyor. Yok öyle bolluk!..