İnsanları ayırmam. Hele ekonomik bir tasnif benim yanımdan geçmez. Sadece ‘hakiki manada alimi’ üstlerde konumlandırırım o kadar.
Sağılmayan inekle sağılan inek arasında can tercihim de olmaz. Ben varlıkların sahibi neyi murat etmişse onun tecelli etmesiniden yanayım.
Gerçi insanlar kirli işlerini de ‘o istemezse olmazdı’ diyerek acayip bir irade yanılsaması yapararlar. Oysaki cüzi irade denen şeyin bir sürü kötü iş yapmaya yetip de artacağını bilmezler.
Bütün aymazlıklarına rağmen insanlar değerlidir. Kötünün kötüsü bile bütün vahşi yanlarına rağmen insandır. Bize düşen, insanı kötülüklerden uzak tutmak, iyi işlere sevketmektir. Yunuslar, Mevlanalar, Hacı Bektaşiler insanları ayırmadan sevmişse bunda bir hikmet vardır.
Dünyada insanlara işini, aşını ve eşini edinme imkanı sağlanırsa birçok melanet ortadan kalkar. Toplumun yönetim erkini elinde bulunduranlar bütün mesailerini basit insan ihtiyaçları üzerinde yoğunlaştırırlarsa yavaş yavaş dünya rayına oturur.
Bir tarafta obez, diğer tarafta iskelet bir dünyanın bulunması tabii ki huzursuzluk yaratacaktır.
Bugün insanlığın içinde debelendiği mesele de bundan kaynaklanmaktadır.
“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” şiarını bir türlü özümseyemedik. Basit bir söylem olsa da ‘din’ ile ‘kin’ bir arada bulunmaz. İnsanların içindeki nefret duygusunu söküp atmadan onları Allah'ın rızasını kazanan kullar yapamayız.
Nefret duygusunu atmak için de nefreti doğuran nedenleri iyi bilmek gerekir. Evine ekmek götürmede zorladan her insan bugünün dünyasında saatli bombadır. Zaten sokaklardaki nazarlardan kimlerin yaşarken mezarda olduğunu görmek de mümkündür. Bu kötü menbaı kurutmak için elbirliğiyle çalışmak gerekir. Kurutulan kötü menbaların yerine insanlık sontajıyla yeni yeni kaynaklar ortaya çıkarıp umudu diri ve iri hale getirmeliyiz.
Bugünkü çağda iletişimin delişmen kaabiliyetine insanları terk edip ‘ne haliniz varsa görün’ demek en hafif tabiriyle ‘yaradılanı hoş gör yaradandan ötürü’ nurlu sözünün ampülünü söndürmek anlamı taşır.
Biz insanlığın Edison'u olmak durumundayız. Promete gibi ‘ateşi çaldım getirdim’ demiyoruz. Çalınıp alınan bir nur olsa da onu helalimiz sayamayız. Biz (kalemini insanlık için nimet bilenler) hak edilerek elde edilenlerin çoğaltılmasının ‘epencet’ bekçileriyiz.
FEDERASYON BİZİ DÜŞÜRECEK!
Karar verilmiş Trabzonspor, CAS ısrarından dolayı federasyonun şikeye yorgan olan başkanı ve yöneticilerinin ittifakı ile bir alt lige gönderilmesi için kalemini kırmışlar. Bütün şikâyetlere rağmen bu şikeci federasyon nasıl davanızdan vazgeçmiyorsunuz diye 2011’den beri dalımıza binmiş.
Bunlara başta bakanlarımız Süleyman Soylu ve Berat Albayrak olmak üzere bütün Trabzon camiası birlik olup okkalı bir yanıt vermek durumundadır. Fenerbahçe’nin orta direği olan federasyon başkanı tüpçü Zevat koltuğundan edilmedikçe bize biçilen kadere rıza göstermek durumundayız. Avni Aker hemen hemen dolmuş, futbol için çok güzel bir ortam oluşmuş ama oynamak isteyeni değil yatanı ödüllendiren bir futbol ucubesi ile karşı karşıya kaldık. Türk futbolunun içine kurt kaçmış. Her tarafı bozulmuş çarkları kırılmış cinli bir değirmeni andırıyor. Yani futbola iblisler, şeytanlar ne kadar ürkütücü olgu varsa bu âlemde hükmünü icra ediyor. Biraz da sahada ki futbola dönecek olursak Trabzonspor istekli ve arzuluydu. Kazanmak için sahaya çıkmıştı. Oyunun başında yenilen gol futbolculara telaş yükledi. Bu telaşla birlikte son noktalarda istemdik dokunuşları yapamadılar. Demek ki sadece istek yetmiyor. Her koşulda futbol aklını sahaya yansıtmak gerekiyor. Yakaladığın pozisyonları beceri ve son dokunuş melekesinin yetersizliğinden tabelaya yazdıramazsan bu kirli futbol düzeninin zifiri çarklarında seni öğütürler.
Her şeye rağmen Trabzonspor, Avni Aker’e lig için buruk bir veda ile elveda dese de oynanan oyunun bazı bölümleri çok da karamsar olmamızı gerektirmiyor. Şimdi iki deplasman maçı var önümüzde ne yapıp edip o maçlardan iki galibiyet almak gerekiyor. Bunun için hocamız Ersun Yanal gol yollarında yaşanan bu tıkanıklığı mutlaka çözmesi gerekiyor. Şimdiden de ikinci yarı için takıma banko katılması gereken oyuncuları bulup imza attırmaları da şart gibi görünüyor. En az dört oyuncu takviyesi gerekmektedir. Mevkilerini uzun sokakta kime sorsan söyler. Üzgünüz, ama ayaktayız. Taraftar asla pes etmemelidir.