Trabzon’un tarihini incelediğimizde, bu kentte esnaflık, zanaatkârlık ve ticaretin önemli yer tuttuğunu görmekteyiz. Fetih öncesinde bölgenin Türkleşmesi ve İslam’ın yayılması için çalışmalarını sürdüren Anadolu Erenlerinin içinde bugün türbesi Boztepe'de bulunan Ahi Evren'in önemli hizmetlerinin olduğunu görmekteyiz. Kale devleti hüviyetinde olup kale dışında giderek hâkimiyetini kaybetmekte olan Trabzon İmparatorluğu'nun son dönemlerinde İslami tebliğ edip yayılmasını sağlayan Müslüman din adamlarının birçoğu aynı zamanda sosyal ve ekonomik hayatı da etkileyici çalışmalar yapmıştırlar.

Anadolu’da Türk İslam medeniyeti ile oluşan dayanışma ve eğitimi öncelikleyken esnaf ve sanatkârların teşkilatı Ahilik Sisteminin kurucusu Kırşehir'de meftun Ahi Evrenin kardeşi olduğu belirtilen Boztepe'de türbesi ve adına yaptırılan camisi bulunan Ahi Evren Orta Asya'dan gelen İslam dervişlerinden biridir. Ahilik sisteminde ticaretin prensiplerinden tutun da çıraklıktan ustalığa geçiş aşamalarındaki eğitimleri destekleyen ilkeler kültürümüzle yoğrulup uygulamada hayata geçirilmiştir. Ahi sözcüğünün kardeş anlamı taşıması da dayanışmanın kurumsallaşmış halini teşkil eden Ahiliğin kökenini taşır.

Ahilik sistemi içinde mesleki dayanışma, eğitim, yardımlaşma ön planda tutulmuştur. Esnaf meslek sahibi olmaya başladığı çıraklıktan itibaren hem mesleğinin hakkını vermeye hem de ahlaki açıdan mükemmel bir şekilde yetiştirilmeye başlanırdı. Her meslek grubu “arasta” dediğimiz bir bölgede toplanırdı. Bugünkü sanayi siteleri ya da bölgeleri adı verilen yerler mesleklerin, icra edilen sanatların adı ile anılırdı. Aynı zamanda bir Ahi şehri olan Trabzon'da bunu görmek mümkün. Usta, çırak ya da zanaatkâr olarak çalışılan bu semtlerin  ismi bugün bile asırlar öncesinden günümüze kadar gelmiştir.

Belli bir yaşın üstündekiler kadar gençler de eski semt isimlerini bilmekte. Nasıl bilmesinler ki her gün ya oralarda gezinmekte ya da iş icabı bulunmaktadırlar.

SEMERCİLER:

Bilmeyen mi var? Kunduracılar Caddesi’nin hemen bitiminde başlayan pazara doğru inen bölge. Semer yapımı ve satımının yoğunlaştığı semt.

BAKIRCILAR ÇARŞISI:

Meşhur Trabzon dövme bakırının imal edildiği Alacahan ve civarı. Bakırcıların, bakırı şekillendirmek için çekiçleri ile ham bakırı dövme anında çıkan musikiyi andıran sesler giderek azalsa da halen Trabzon işi bir “dövme bakır cezve”den kahve içme şansımız devam ediyor.

PAZARKAPI:

Trabzon ticaretinin kalbinin attığı yer. Denizle iç içe. Mavnalarla gelen yükler Moloz'da tüccarlar tarafından alınıp satılan bölge. Bugünün deyimiyle; Ticaret ve Lojistik Merkezi, Depolama Alanı, AVM gibi önemli bir yer. Bu bölgede ayrıca “Sandıkçılar, Süpürgeciler ve Balıkçılar” da yoğun olarak bulundurdular.

MUMHANE:

Postanenin önünden pazara doğru giderken Müftü Camiinin bulunduğu bölgeye verilen isim. MUM imalatının yapılıp satıldığı yer.

TABAKHANE:

Derilerin işlendiği imalathanelerin bulunduğu yine aynı isimle anılan köprünün civarındaki mahalle. Suyun bol olduğu yerde “tabaklama” yapıldığı için “Kuzgundere”nin etrafında bulunan tabak imalathaneleri kokuları ile çevreyi de oldukça rahatsız ederdiler. Kuzgundere o zamanlar tertemiz akıyor ve kısıtlanıp yer altına alınmamış, çevresinde de gecekondulaşma tabi ki olmamıştı. Şimdi bu bölge kentsel dönüşümle konut alanı olmaktan çıkmıştır.

ÇÖMLEKÇİ:

Şehrin liman bölgesi. İmal ettikleri çömlekler ve toprak kaplarla meşhur mahalle. Şimdi kentsel dönüşümde. Ondan öncesi de olanca tarihi geçmişine bahçeli konaklarına rağmen perişan bir vaziyete getirilmiş haldeydi. Görüldüğü gibi şimdilerde “kümelenme” adı altında imalat sanayini bir araya getirme gayretleri bundan asırlar önce bu kentte gerçekleşmiş. Hatta bu mahallelerin isimleri hafızalarımıza öylesine yerleşmiş ki yeni isimleri ne olursa olsun halen belleğimizde yaşamakta.

O dönemin ahilik teşkilatının yerini de bugün Esnaf Odaları almış durumda. “Benim  bugün işim iyi. Yandaki dükkan sahibi henüz siftah yapmadı. Ondan alışveriş yapsanız memnun olurum” düşüncesinden nerelere doğru everildiğimizi düşünelim.

Yine beğenilmeyen standardın altında kundura imal eden ustanın  “pabucunun dama atıldığ” günlerle de bugünü karşılaştırmak ister misiniz? Gerçi ustalar da artık yetişmez oldu ya. Ahilik, Boztepe'deki Ahi Evren Camii, Trabzon'un her biri bir mesleği çağrıştıran eski mahalle ve semt isimleri derken, tarihi kent Trabzon'un sokaklarında bir tur attık. Ne o eski meslekler kalmış.

Ne de mekanlar. Ancak toplumsal hafıza geçen yüz yıllara rağmen mahallelerimizin ismini bugüne taşıyabilmiş. Bu da ayrı bir kültürel zenginlik. Bu kent her şeye rağmen beni tanımaya korumaya devam edin ne olur diye bize seslenmeye devam ediyor.

***

STRESİ YÖNETEMEMEK

Nerde mi yanlış yaptı Trabzon? Trabzonspor demiyorum. Trabzon çok erken havaya girdi. Bu bir gerçek. Ama nasıl havaya girmesin bu kent? Puan aralığı en yakın rakibiyle olağanüstü bir şekilde açılmış. Rakipler lige nerdeyse havlu atmış. Buraya kadar her şey mükemmel. “Hoca çok iyi, Futbolcular olağanüstü yetenek. Diğer takımlar mı? Onlar ancak ikincilik için çaba gösterir.

Biz bu yıl rekorlarla şampiyon oluyoruz.  Lider de belli, şampiyon da.”

Böyle bir ruh hali içindeydi tüm Trabzon. Ta ki art arda puanlar kaybedilinceye kadar. Ve işin garibi kentin “tamam bu iş oldu, şampiyonuz aceleciliği” insanlarımızın iliklerine kadar sirayet etmişken, akıllı bir ses, temkinli olunması anlamında her galibiyet sonrası “sadece bir maç kazandık” diyordu haftalar boyunca. Bu ses Abdullah Avcı'nın sesiydi. Sonra ne olduysa oldu. Bayraklar asıldı. Hem de reklamlar ön plana alınarak. Bordo mavi üzerinden reklamını yapıp, nemalanma yoluna gidildi. Siyasiler de dahil olmak üzere hemen herkes, bir zamanlar haklı davalarında Trabzonspor'un yanında olamazlarken puan farkı giderek artınca TS ile boy boy resimler verilmeye başlandı.

Bu arada taraftar da üzerine düşeni yaptı! Artık şehirde şampiyonluk kutlanıyordu. Stadyumlar dünyanın her tarafından taraftarlarla doldu taştı. Hiç bir takıma nasip olmayan 50.000'e yaklaşan seyirci önünde maçlar oynanmaya başlandı. Bütün bunlar olurken henüz lig bitmemiş ve oynanmamış birçok maç vardı. Ama takım sanki “nazar aldı.” Birdenbire yenilgi ve beraberlikler serisi başladı. Rehavet mi? Bu kadar puan farkı nasıl olsa kapatılamaz rahatlığı mı? Yoksa şehirde oluşan büyük beklentinin getirdiği baskı mı? Evet, bordo mavili fırtına şampiyon olacak. Olacak ta bu kadar stresi sevenlerine yaşatma hakkı var mı?

Sonuç itibariyle bu kentin yıllar süren şampiyonluk beklentisi lig bitmeden sanki gerçekleşmiş gibi hep beraber havaya girildi. Taraftarı ile kentin dinamikleri ile siyasilerin belediyelerin erken şampiyonluk mesajları ile. Abdullah Avcı da bunca stres ve baskıya dayanamayarak o da artık, “haftaya şampiyonuz” söylemlerine başladı. Futbolcular da bu karnavala ayak uydurdu. Nasılsa iş bitti. Tatildeyiz havasıyla puanlar da birer ikişer uçtu gitti. Allah'tan, zamanında çalışmışız da kasada epey puan birikmiş. Evet, buradan şampiyonluk gitmez. Ama iyi bir ders çıkar: “Stresi yönetememe.”

***

HAFTALIK

Trabzon Gazeteciler Cemiyeti tarihine yakışır bir olgunlukla geçen hafta kongresini yaptı. Mevcut başkan Ersen Küçük ve Osman Şişko'nun genel kurula sunduğu listelerden Ersen Küçük delegelerin teveccühünü kazanarak bir üç yıl daha göreve devam etme yetkisini aldı. Trabzon'un sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yere sahip Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkan Ve Yönetim Kurulu’na yeni dönemde başarılar diliyoruz.

***

Eski hükümet konağı uzun yıllar Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak kullanıldıktan sonra restore edilip Valilik binası olarak hizmet verecek. Restorasyonunun bu yaz başı bitmesi beklenen binanın hemen arka tarafında bulunan Hüseyin Kazaz Kültür Merkezinin de valiliğe tahsis edileceği geçen hafta kamuoyunun gündemindeydi. Eski cezaevinden çevrilme Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi'nin de restore edilmesinden sonra Kültür Merkezi işlevine devam edip etmeyeceği sanat çevrelerinde merak ediliyor. Salonu, sahnesi bulunan tarihi yapının bürokratik hizmet veren bir yapıya dönüşmesi halinde zaten kültürel etkinlikler için mekân bulmakta zorlanan özellikle tiyatrocular için büyük bir kayıp olacağı belirtilmekte.

***

Türkiye aslında eskilerin deyimi ile “seçim sath-ı mahali”ne girdi. İttifakların Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak sorusu sadece Millet İttifakı açısından belirsiz olsa da bu cenahta da içten içe tartışmaların sürdüğü belli. Çok enteresandır Ankara'da, tartışmalar seçimlere hazırlıklar sürerken yerelde milletvekili seçimlerine dair hiç bir hareket ve tartışma yaşanmamakta. Trabzon'da partilerin milletvekili adayları kimler, mevcut milletvekilleri meclise yeniden girecek mi? Bu konularda sessizlik hakim. 6 milletvekiline sahip Trabzon'da yenilenecek mecliste mevcutlardan kaç kişi koltuğunu koruyabilecek? Kaçı yeniden aday gösterilecek? İlerleyen zaman içinde bu sorular cevap bulacaksa da, mevcut milletvekillerinden en az yarısının aday gösterilmeyeceği kanaati yaygın. Bu arada CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun partilerinin listelerinde Millet İttifakını oluşturan diğer partilerden adayların olacağını belirtmesinin de Trabzon özelinde nasıl sonuç vereceği şimdiden merak edilmeye başlandı.

***

Bildiğimiz Pazarkapı. Ya da Moloz. Ticaretin kalbinin attığı yer. Artık rastlamanız mümkün olmayan bir görüntü. Muhtemelen 60'lı 70'li yıllar. Atlar yükünü boşaltmış. Yeni yükleri ile varacağı yere gidiyor.

Civarda araba da var. Henüz atların devri bitmemiş. Trabzon sokaklarındaki son atlar. Bankanın yerinde fırın. Fırının yerinde ise yeni balıkçı pazarı. Yollar Trabzon'un klasik parke taşı ile kaplı. Değişen çok şey yok. Ya trafik. Tam bir içinden çıkılmaz hal almış. Son atlar da atlılar da geri gelemeyeceğine göre günün şartlarına uygun bir düzenleme gerekmez mi buradaki trafiğe?

Pazaryerinin düzenlemesi bitince trafik de düzelecek umudu taşıyor halk.

Not: Bu foto değerli kardeşimiz Fatih Cirav'dan alınmıştır.