Kitsch Nedir ve Ne Değildir?
Kitsch diye yazılır, Kiç diye okunur. Kitsch kelimesi, Almancaya ait bir kelimedir ve bu kelime, günümüzde tüm Avrupa dillerinde aynı şekilde ve aynı anlamda kullanılır. Sıfat olarak kullanıldığında, kitleler için tasarlanmış ve büyük çoğunluk tarafından beğenilen kültür ürünlerini niteler. İsim olarak ise bir zevk kategorisini tanımlar. Türkçe karşılığıysa adeta klişe bir deyişle tanımlanır " Zevkler ve renkler tartışılmaz!"
Kitsch tüketicilerinde (seyreden, izleyen, dinleyen, okuyan, bakan kişilerde) estetik etki yaratan ancak herhangi bir sanat akımı kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan ürünleri ifade eden bir sanat terimidir. Kitsch için, zamanın egemen ruhu ve modası' da denilebilir. Kitsch genellikle var olan bir tarzın "aşağı bir kopyası" olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılmıştır.
Kitsch uzun zaman "çirkin", "rüküş", "zevksiz" gibi kelimelerle tanımlanmış, bu kelime akla kaba bir zevksizlik anıtı ya da kullanım eşyalarındaki gülünç ve naif bir tutumu getirmiştir. Ancak zamanla kitsch kavramının "estetik zevkten yoksunluğu" değil, estetik kalitenin özel bir türünü nitelediği kabul edilmeye başlanmıştır.
Kitsch terimi, 19. yüzyılda Almanya'da ucuz ve popüler resimleri veya eskizleri betimlemek için kullanılmaya başlanmış ve ardından pek çok dile aynı kelime çevirisi yapılmadan kavramsal olarak yerleşmiştir. Modern dünyanın savaş sonrası açılımlarımda ve avangard tüm adımlarda aşağı ve değersiz görülmüştür. Modernist dönemde "taklit, popüler, değersiz, klişe, dekoratif ve kitlelere hitap eden" anlamında ve "yüksek sanat"ın karşısında konumlandırılmış ve olumsuzlama üzerinden neyin sanat olduğunu tanımlayan bir işlev de görmüştür. Zaman içinde hem anlamı hem kullanımı evrilen ve değişen kitsch, güncel sanatın benimsediği, kullandığı, ironisini sahiplendiği bir kavrama dönüşmektedir.
Kavram, sanat dünyasına ilk olarak resim dalından girmiş, ardından edebiyat otoriteleri tarafından ele alınmış ve bazı eserler acımasızca eleştirilip "kitsch" ilan edilmiştir.
1980' li yıllarda neredeyse herkesin evinde olan asılı olan Giovanni Tretchikoff Era' nın "Ağlayan Çocuk" resmi, bir kitsch sembolü olarak belleklerde hâlâ tazeliğini koruyan ikonik bir eserdir.
Kitsch kelimesi, başka bir görüşe göre İngilizcede gelişigüzel yapılmış karalama, müsvedde anlamına gelen "sketch" kelimesinin Almancada yanlış telaffuz edilmesinden doğmuştur. Bir başka görüşe göre Bavyera yöresinde yaygın olarak kullanılan ucuzlatmak, ayağa düşmek, bayağılaştırmak anlamlarına gelen, kimi yerel lehçelerde eski eşyadan yenisini yapmak, sokaktan çöp toplamak gibi anlamlar da kazanan "verkitschen" kelimesinden türemiş olabilir. Verkitschen fiilinden türeyen bu kavram, bir şeyin yerine başkasını satmak anlamına gelir.
Mimaride kitsch yapıtlar, komik, yerine uygun olmayan, aniden insanın karşısına çıkmış bir şekil alırlar.
Kitsch mimarisi, birçok farklı stilin kimliksiz birlikteliğini simgeler. Örneğin ülkemizde sıklıkla örneğine rastladığımız yöresel mimari havası verilmiş, ahşap efektli beton binaları sıklıkla görürüz. Kitsch teriminin mimari yorumlarına sepet gibi gündelik nesnelere benzeyen binalardan, yiyecek şeklindeki binalara ve farklı geleneksel süslemelerin karışımına sahip binalara kadar sıklıkla rastlamaktayız. Kitsch tarzı, kendisini çağdaş mimariye özenle dahil etmiş ve her geçen gün daha fazla beğeni toplamakta...
1960 sonrası hızlanan, Trabzon şehrinin bahçeli ev mimarisinin ve mahalle dokusunun yerini alan, demode "Alman Apartmanları" şehrimizi kimliksiz ve soluksuz bıraktı. Şehir kimliğinin bir parçası olan sarı renginin (Aşı Boyası) yerini ise yine "Almanya Grisi" aldı.
Arnavut kaldırımlı sokakların yerini asfalt, taşın yerini taş görünümlü köpük ve strafor, sarının yerineyse gri aldı. Kitschlik ihmale gelmeyen bir kimliksizlikle mahalle mahalle, market market, evlerin içinden sokaklara taşıyor. Bunun sonucunda kitschlik "Kimliksiz bir kültürel kimlik" haline gelmektedir. Çözüm basit, mesele konuyu gündemde tutmakta ve ortak bir bilinç oluşturmakta yatmaktadır. Unutmadan diyebiliriz ki!
Zevkler ve Renkler tartışılır...
"Tarih, bir inşaat faaliyetinin nesnesidir: Yapı, homojen ve boş bir zamanda değil, ‘şimdi zamanı’nın doldurduğu bir zamanda yükselir. Nitekim Robespierre için eski Roma, tarihin sürekliliğinden koparıp aldığı ‘şimdi zamanı’ ile yüklü bir geçmişti. Fransız Devrimi kendisini eski Roma’nın tekrarı olarak görmüştü. Tıpkı modanın eski giysilere başvurması gibi o da eski Roma’ya başvurmuştu."
Benjamin, Son Bakışta Aşk, s.46-47
Gelecek Yazıda; Walter Benjamin'in "Diyalektik Görüntü" okuması üzerinden Kayıp Şehir Kimliği "Nostaljik Kitsch" ve "Melankolik Kitsch"