Bir tarife göre unutmak, yaşanmış, bilinen bir şeyin geçici bir süre için beynimizde yok olması demekmiş. İşte ben, benim ve sizin geçici bir süreliğine beyninizden yok olan bir gerçeği hatırlatarak beyninizde kalma süresini artırmak için bu yazıyı kaleme almak istedim.

İnsan beyninin savunma mekanizmalarından biri de bir işi unutarak ondan kurtulmaktır. Yapılan araştırmalar sonucu bilginin uzun süre hatırlanmadığı ya da önemsenmediği zaman ya da kalıcı hafızaya yazılmadığı zaman unutulduğu sonucuna varılmıştır.

Kimilerinin kalıcı hafızalarına bu anlatacağım yaşanmışlığı yazmayışlarını anlıyorum. Bunun için insanda onur, vicdan ve doğal olarak ahlak olması gerekir. İşte biz bunu hafızamızdan hiç çıkarmamak için zaman zaman hatırlamamızda fayda var.

Necip Hamlemitoğlu hatırlıyorsunuz değil mi? Bir televizyon konuşmasında şunları söylemişti:

"Ben Türk kimliğini ve Türk bilincini savunan bir insanım. Bu toplumda benim gibi Türk milliyetçisi ama Atatürk anlamında milliyetçi milyonlarca Türk milliyetçisi Fettullah Gülen’in yargılanmasını istiyor ve bu yapının dağıtılmasını istiyor." dediğinde Türkiye’yi yöneten anlı şanlı kişiler ne diyordu bir hatırlayalım!

Bülent Arınç: "Utanmadan Hoca efendiye iftira yağdırıyorlar."

Bekir Bozdağ: "Efendim devlete Gülen cemaatinin adamları sızmış diyorlar olur mu öyle şey, mümkün mü?"

Bakan doğru söylüyordu; zira o zaman biz anlamamıştık! Bu bir sızma değildi! Devleti ele geçirmişlerdi!

Hüseyin Çelik: “Diyorlar ki cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış. Buna kargaları güler!”

Ben o zamanlar bunun yalan olmadığını Gülen cemaatiyle iç içe siyaset yapanların dışında olanlar ve kargaların gülmediğini de anlamıştım. Ama onlar?

Melih Gökçek: “Fettullah Gülen hoca efendiye de şükranlarımızı sunuyorum.”

O kadar şükran sundu ki Ankara'da boş arsa kalmadı! Vah Türkiyem vah!

Televizyonda her programda konuşan fakat isimlerini bile yazmak istemediğim iki kadın her akşam bir papağan edasında bakın ne söylüyorlardı:

“Fettullah Gülen hareketi bir kültürel ve çok önemli bir harekettir.”

Konuştukları uzun olsa da sonucu buydu. Evet çok önemli olduğunu biz biliyorduk; ama taraftarı da 15 Temmuz'da anladı. Ancak iş işten geçtikten sonra!

Bu kadınlardan birisinin kocası Rasim Ozan Kütahyalı'nın söyledikleri şimdi aklıma geldi; bari onu da yazayım:

"Bu memlekette bir gün Zekeriya Öz'ün heykeli dikilecektir. O karanlık güçlerle mücadele etmiş adamdır. Ben çok açık söylüyorum ben Fettullah Güleni seven bir insanım."

Bir yazısında da şu ifadeyi kullanmıştı.

"Hizmet erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. 'Cemaat devlete sızıyor, cemaat devleti ele geçiriyor!' diyen Ergenekonculara karşı cansiperane ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum Hocam. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz!" (27 Kasım 2013 Sabah Gazetesi)

Bunu yazan vicdan ve onurdan uzak bu yaratık bakın daha sonra ne söyledi:

“Feto terör örgütü bin yıllık Türkiye'nin en adi, en şerefsiz terör örgütüdür.”

Bir de bunu rolü gereği sinirlenerek söylemesine ne demeli! Hatırladınız mı?

Erkan Tan: “Fettullah Gülen yüreğimiz buruk! Siz olmadan burada eğlenemiyoruz! Dönün artık!” diyen bu yaratık bakın nasıl yüz seksen derece dönerek konuşmasını ne hale getirdi:

“Terörist başı Fettullah Gülen'e övgüler dizenler, bunlar milletin çocukları olur mu? Bunlar neyin çocukları? Duyamadım, ne? Evet işte o dediğinizin çocukları!” deyip kendince dalga geçtiğini zannederek kendine yaptığı hakareti insanlara duyuruyordu.

Rahmetli Kamer Genç: “Türkiye için çok büyük bir tehlike arzediyor. Amerika'ya gidip bunu ziyaret ediyorlar. Yarın bunun zararını siz çekeceksiniz.” dediği konuşmasında mecliste üstüne yürüdüler. Şimdi o üstüne yürüyenler nerede ve kiminle yürüyorlar? Hiç unutmadan hatırlayın! Hatırlayın ki unutmayın!

İnsan yazdıkça aklına ne çok söylenen geliyormuş! Bu yazıda bunu daha iyi anladım. Ya eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in dediklerine ne demeli?

“Bir Türk çocuğu her sabah yemin ederim ki 'Ben Türk çocuğuyum! demek zorunda mı? Türk'üm, doğruyum, çalışkanım! Varlığım Türk varlığına armağan olsun!' demenin ve bunu her sabah yapmanın ne manası var!”

Söylediği söze bakın! Bunun bakanlığında Andımız kaldırıldı. Ama şuna inanın! Bunun gibi düşünenler ve bunların uzantıları Amerika'yı korumaya yemin ederken bu sözlerin hiçbirine başvurmadan canı gönülden yemin etmişlerdir!

Bunları unutmayalım diye hatırlattım! Halkın gözünde utanç verici iftiralar atılan insanları ve bunları yapanları unutmayın!

Ne mutlu Türk'üm diyene!

Not: Necip Hablemitoğlu, bundan tam 22 yıl önce 18 Aralık 2002’de Ankara’da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu 48 yaşında hayatını kaybetti.