İlk önce Yolspor Özdilspor karşılaşmasına değinmeliyim. Müthiş bir maçtı. Bir tarafta her ne kadar ilk haftalarda yara alsa da toparlanan Yolspor, bir yanda da alt sıralardan kurtulmaya çalışan Özdilspor. Maçın kağıt üzerinde mutlak favorisi Yolspor’du..
Keza maçta öyle başladı. İlk 40 dakikada kanatları iyi kullanan Yolspor bu oyununu iki güzel golle taçlandırmıştı. Ancak ikinci yarı Yolspor’da rehavet başgösterdi. Özdil bastırıyordu. Daha akıllı oynayan taraf oldu. Tipik Trabzon amatöründe gördüğüm bir fotoğraf vardı karşımda. “Bu takımı yeneriz” mantığı..
Yenemiyorsunuz abi. Futbol, L1 tuşu ile üçgene basınca ara pası atmak kadar kolay değil. Mücadele şart. Yolspor’da herkes topu ayağında tutmaya başladı. Faturayı da 88’de Özdil’den Cihan kesti. O an Mehmet Hoca’nın yerinde olmak istemezdim. Yanlış anlaşılmasın Özdil’i küçümsüyorum izlenimi vermiyorum. Dün Yolspor sahaya galibiyet için çıkmamıştı fark atmak için çıkmıştı ama son dakikada Emrah’ın atmış olduğu muhteşem golle ancak rahatladı.
Ya o gol olmasaydı..
O zaman Özdil’e methiyeler yazacaktım.
Ancak Özdil’de de sıkıntı şu.. Takım içerisinde her oyuncu kendini takımdan ayrı bir fert olarak görüyor. 4. maçını izliyorum, ilk izlediğimden farkı yok. Herkes tek tip forma giyse de Özdilli oyuncuları rakip zannedebilirim. Sakin olmakta yarar var. Bir başka sıkıntı da oyuncuların mevkilerini bırakıp tekrar mevkilerine dönmekte güçlü çekmesi. Bunu defansif olarak demiyorum. Maçın öyle anı oluyor ki bir kanatta 6 futbolcu var diğerinde yeller esiyor.
Bu lig bunu affetmez..
**
Bir diğer karşılaşma olan Bahçecik Şalpazarı karşılaşması.. İki iddialı takım. İddia tabiriyle 0’lık bir maçtı.. Keza öyle de oldu.
İlk yarının ilk 15 dakikasında üstün olan Bahçecikspor bu üstünlüğünü rakibe verdi. Bunda tartışmalı penaltı pozisyonu ve faullerde gerekçe gösterilebilir ama “Ben oynamıyorum arkadaş” diyemezsin. Bloklar arasında kopmalar oldu. Oyuncular bir anda küstü ki Şalpazarı hemen cezayı kesti.
Devre arasında olanları yazayım mı yazmayayım mı diye çok düşündüm ama değinmeden geçemeyeceğim. Biliyorum tepki göreceğim ama yazmalıyım.
1-0 öndesin. Liderliğe oynuyorsun. Bir oyuncun soyunma odasından ağlayarak çıkıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Yanlış yapılabilir, kimler neler yapmadı ki.. Puan kaybedilebilir ne puanlar kaybedilmedi ki.. Bir penaltıyı atamadık diye koca Trabzonspor şampiyonluğu kaybetti. Gabriç bize gol attı diye şampiyonluğumuz gitti. Siz ne yapıyorsunuz..
Bizim köyde çok duymuşumdur. “Sesi arşıalaya kadar çıktı” diye. Kabul bu soyunma odası.. Kabul, kimler kimler burada ne bağırmalar yaptı ama bu olmadı yahu... Alınacak 3 puanın benim nazarımda kırılan bir kalpten daha değersiz olduğunu söyleyebilirim.
Ancak dökülen bu gözyaşı sene sonunda mutluluk için de olabilir. Bu gözyaşı sene sonunda sevince dönecekse şimdiden özür dilerim. Ancak olmayacaksa kendi kendinize bir özür borcunuz vardır..