Bu sezon nedense ayağım Yavuz Selim’e çekmiyor.

Geçtiğimiz sezonu baz alarak heyecan azaldı, mücadele azaldı, zevk azaldı hatta taraftar azaldı..

Hem bu sezon Play-Off geçtiğimiz sezondan daha kavgalı geçiyor.

Gelecek adına tek ama tek olumlu sinyal, takımların yaş ortalamasının daha da küçülmesiydi..

“Gelecek yılların geçiş aşaması bu seneye rastladı” diyerek kendimi avutuyorum..

**

Takımı atağa çıkan futbolcu pozisyondan 20 metre farklı yerde yere düşüyor, gözleri hakemi arıyor..

Neymiş faulmüş, neden kart verilmemiş..

Kendi atağını yediğinin farkında olmayan bir futbolcunun Yavuz Selim’de oynamasını kabul edemiyorum.

Pozisyon sonlanıyor oyuncu halen daha hakeme tepki göstermeye çalışıyor..

Bu oyuncunun kafa yapısının sahada olmamasının ya da bencilliğinin bir işareti değil de nedir?

Futbolcuların artık kendilerine çeki düzen vermesi gerekmektedir.

Saha içerisinde amatör saha dışında profesyonel olan kendine futbolcu diyenlerin olmadığı bir amatör lig hayal ediyorum.

**

Bu sezonun kalitesinin geçtiğimiz sezona göre daha zayıf olduğunu söyledim ama hakkını da vermek gerekir. Takımların yaş ortalaması düştükçe belli bir sistem oluşuyor. Antrenör pasa dayalı oyun istiyorsa bu sonuna kadar yapılmaya çalışıyor. Yahut illa kanat taktiğiyse sonuna kadar kanatlardan oynanmaya çalışıyor. Bu bazı pozisyonlarda gedik verse de gelecek adına olumlu sinyaller vermektedir. Örneğin Hekimoğlu Doğanspor, Çarşıbaşı karşısında oynadığı etkili pas varyasyonları mutlu eden ender anlardan olarak hafızalara kazındı.

**

Yavuz Selim’de değişmeyen bir şey daha var aslında..

Hakemlerimiz..

Trabzon’daki hakemlerimiz ülke genelinde en sıkıntılı maçlara giden hakemlerimizdir. Bu da hakemlerin yeterli olduğunu gösterir.

Ancak Yavuz Selim’de dün oynanan Of Gürpınar – 1985 Derecik maçı vardı ki kavga çıksa hakemler neden olacaktı.

Bir yan hakem bir antrenöre “kes” diyebilir mi?

Bir yan hakem pozisyonu bırakıp da kulübeyle tartışabilir mi?

Bir hakem “öyle gördüm öyle karar verdim” diyebilecekken, “akşam televizyondan izleriz” diyebilir mi?

Bunun ardından antrenör “akşam televizyondan izlediğin zaman 3 puanı mı geri verecek misin” diye sorduğunda susulursa ortam daha da gerilmez mi?

Burası Trabzon.. Herkes yüz yüze bakıyor. Az zorlasak aynı köyden ya da aynı mahalleden çıkacağız.. Zehir bir üslup kullanmak kime ne katkı sağlayacaktır.

**

OF Gürpınar – 1985 Derecik karşılaşmasında, Akçaabat temsilcisinden Murat’ın 30 metreden attığı golde ayakların beyinle beraber topa nasıl hükmedebilir onu görmek günün en önemli anıydı.

Bir de 3-0 yenik durumda olan Gürpınar’ın 38.dakikada kazanılan penaltıda yaşananları irdelemek lazım.

Takımın penaltıcısı Ali Rıfat topun başında.. Ancak 96 doğumlu Osman, Ali Rıfat’ın yanına geldi..

Ali Rıfat kendini yaya çekti ve top ağlarda..  O An takım içerisinde “abi” faktörünün ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha görmüş olduk.  Amatör futbolda 27 yaş üstü oyuncuyu sahalarda görmek istemezken Kanuni’den Eray’ı izlemek bana keyif veriyor. Ya da Gürpınar’dan Haydar’ı, Ali Rıfat’ı..

Gençler tabi ki önemli.. Ancak kırılgan bebek gibi sahalarda olacaklarsa koşan mücadele eden 40 yaşındaki amcaya artık tamahım var..

Çünkü, ben güzel futbol izlemek istiyorum ve bu benim hakkım.