Bu ayki Trabzonspor dergisindeki yazım..
Bazen yazarken kelimeler sıkışır kalır, ruhumuz yaşar ama ifade edemeyiz. Anlamlandırdığımız fotoğraf kareleri yetişir yardımınıza, fotoğrafı gören biri, bir kelime yazar ve başlarız bir hikâye anlatmaya…
Fotoğrafın ruhuna inerken çektiğim bir sahneyi canlandırırım beynimde...
Benim için fotoğraf anı ölümsüzleştirmek için yapılan bir eylem değil... Ben, insanlara anlamlandıracakları sahneler oluşturmaya çalışıyorum. İçine kendi ruhumu da koyup bir şeyler hatırlatmaya çalışıyorum.
Duygunun izlerini sürüyorum. Çoğu kimsenin dokunmadığı duyguları aktarmaya çalışıyorum. Geçmiş ile bağlantı kurmasına yardımcı oluyorum.
Yaşanmışlıkların figürlerini yansıtıp bir belge oluşturuyorum.
Anı dondurmak değil amacım, o anlar ile onlara bir duyguyu hatırlatıp sadece hayatla ilgili bir bağlantı kurdurmak...
Öyle hazin bir öykü ki…
Geride kalan olan bütün o güzellikleri sadece fotoğraflarda var bilmek…
Güzellikleri yaşarken hiç kaybetmeyecekmişiz gibi tüketirken var olanı hep yaşıyoruz.
Oysa insan neden bilmez ki sahip olduğu güzellikleri yaşatmayı ve daha kolay mutlu olmayı?
Hiç anlayamadım.
İnsanın bir gönül ferahlığı yaşadığı, huzurla dolduğu ve ruhundaki tutkunun paylaşımına izin verdiği bir eylemin doruğunda olduğunu hissettirdi bana bu hikâyeler…
Nasıl bir sevgi işlenir tarife sığmaz yağmurlar ülkesi bu coğrafyada?
Kalbimiz her daim sevmeye, hayata meydan okumaya ve yağmura eşlik etmeye hazır. Bu yüzden söylenecek onca söz bekler bizi, çekilecek kare kare fotoğraflar, yolsuz yolculuklar… Bazen cennetin tam da ortasında yaşatıldığımıza inandırmaya çalışırken kendimi… Bir hüzün kaplar içimi çünkü her şey birbirine karışır ve “niçin cehenneme döndürmeye çalışıyoruz bu dünyayı” diye fısıldarım boşluğa.
Bilmem ki hangi topraklarda bu kadar yamaç?
Her mevsimin bitmez işi var. Ha, doğası güzel, seyri güzel ama bu coğrafyanın dik yamaçlarında bir sihirbaz marifetiyle tarla eken, hayvan bakan, evlât büyüten… Aileyi birlik yapan, güçlü, yılmaz, cesur, dünyayı sırtlamış kadınlarımızı çekip yazarken annem Zeliha’yı anarım hep...
Merhum Annem de bu toprakların emekçi kadınıydı
Bütün sıkıntılarına rağmen Ruhunun hep gülen yüzünü görürdüm. her bir satıra birçok hikayeyi sığdırsam da ruhumda onun derin izlerini hala yaşarım..
Ve hayat şuan elbet dar bir zamanda.. Ama ne muazzam şey.. Yüreğin yaşı olmaz işte , gökyüzüne bakıyorum.. Ve Anın en muazzam hikayesini yazmaya başlıyorum. Susuyor tüm diller.
Ve ben her ne olursa fark etmez Umudun yanı başında ki yüreği taşıyorum her zaman.. Yaşamak birazda mutluluğa ben adını koymaktır.. Hadi Var olun hep..
Her bir karenin birçok hikâyeyi canlandırdığı bu coğrafyada varoluşumuzu var edenler hiç tükenmesin... Yeniden yeniden yaşayalım ve mutlu olmayı bilelim.