Dört bin yıldan daha fazla yaşam izlerine rastlanılan Trabzon’da birçok oluşum gözlemlenmektedir. İki kale arası, iç kale, aşağı hisar ve yukarı hisar, Ortahisar gibi geçmişin ayak izlerini barındıran, bu ildeki merkezi yerleşimde bu yönde hareket oluşturmuştur. Evliya Çelebi’nin Trabzon ziyaretleri ile gün yüzüne çıkan bazı özellikler bugün maalesef hatıralardan ibarettir.
Katledilen ettirilen ecdat yadigarları bugün bile durmak yok mantığı ile bir bir yok edilirken, aynı hızla kilise ve manastır tamir yapımı ve onarımı, yer genişletilmesi süratle devam etmektedir. Onarılıp gelecekle kucaklaştırılmaları sağlanan bu eserlere çok büyük paralar harcanırken Selçuklu ve Osmanlı eserleri ve Türk eserlerinin yıkımına göz yummak, vicdanı olan herkesi derinden üzmektedir.
Bu hassas durumun göz ardı edilmesini hiçbir kurum ve kuruluşun yapmaması gereken bir durum olduğu gerçeğiyle, Trabzon’da çok ciddi ve sinsi yürütülen, zamana yayılan bu şuursuzluğu bir an önce, Trabzon Milletvekilleri, Trabzon Valiliği, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Ortahisar Belediyesi ve tüm STK’lar önlemeliler. Artık, turizm denen yabancı eser paranoyasından kurtularak, kendi varoluş mantığına odaklanmak daha akılcı bir düşünce olacaktır.
Dolayısıyla, bu ildeki tüm değerleri ayrıştırma yapmadan, kendi doğası içerisinde özelliğinin korunmasının doğru olduğu açıktır. Bu özellikleri içinde barındıran, Trabzon’un parlayan yıldızı Sera Gölü ve vadisi, şehrin içerisinde muhteşem ihtişamı ile turizme katkı vermektedir. Bunun gibi, tarihselliği çok üst düzeyde olan, Akçaabat’ta bulunan Ortamahalle Evleri, Trabzon’un Ortahisar evleri gibi bu zincirde önemli bir halkadır.
Evet, Trabzon’un öncelikleri, bu ilin yaşam standardını belirler. Bu ve tüm diğer değerleri gün yüzüne çıkartacak, destek olacak otuz yıllık Trabzon Belediyesi Kültür Araştırma Kurulu’nun yeniden hayat bulmasını sağlamak doğru ve akılcı bir yaklaşım olacaktır. Sağlık dileklerimle.