Aşık, sevmiş bir kere!
Feryat figan dolanıyor.
Sevdiğimi isterim, sevdiğimi isterim!
Dostları, “çare bulmak lazım adam elden gidecek” diye düşünmeye başlamışlar.
“Peki, tamam hadi göster bakalım şu sevdiğini!”
Aşık:
_ İşte, bakın bakın karşıdan o geçiyor.
Tüm ahali dönüp bakmış:
_ Bu mu demişler, canından fazla sevip feryat figan ettiğin, uğrunda aç ve susuz kaldığın?
_ Evet, demiş bizimkisi, budur.
Ahaliden biri:
_ Yapma kardeşim, bu zayıf, çelimsiz kuru bir kızcağız.
Değer mi bunca feryada bunca figana?
Aşık, geçmiş adamın karşısına mağrur ve kendinden emin :
_ Be birader bir de benim gözümden bakmayı becerebilsen!
Bildiğiniz hikayeyi neden tekrarladık?
Bir yazımıza gelen tepkilerden!
Yazdıklarımıza katılan var, katılmayan var!
Eh olacak o kadar!
Güzellikte burada...
Nasreddin Hoca’ya:
_Hocam şu insan kalabalığına bakar mısın, herkes ayrı ayrı yönlere yönelmiş, ne dersin? diye sormuşlar.
Hoca:
_Ne güzel işte, şükredin! Herkes aynı tarafa gitseydi dünyanın dengesi bozulurdu, diye cevaplamış.
Dünyanın dengesini bozmak istemediğimizden
düşüncelerimize katılmayanlarla ilgili hiçbir sorunumuz yok!
Biz nasıl eleştiriyorsak, birilerinin de bizi eleştirmesini doğal buluyoruz.
Üstelik bizi eleştirmelerini de destekliyoruz!
Buraya kadar sorun yok da, sonrası...
Yanlışlık tüm çıplaklığıyla gözümüze batarken birilerinin
hala bahane üretmekle meşgul olması can sıkıcı!
Somut bir olayda dahi oluşan görüş ayrılıklarının bizi şaşırtması!
Yapmayın, etmeyin arkadaşlar!
Doğru, eğilmez de bükülmez de!
Olay bu kadar yalın.
Güneşi balçıkla sıvamak neden?
Hani aşık demişti ya, “bir de benim gözümle bakın” diye.
Bazen birbirimizin gözüyle bakmak gerekiyor.
Anlamanın, anlaşmanın en kolay yolu...
Herkes durduğu yerin açısıyla görür.
Bakış açımız, bazı sorunların canımızı acıttığını görmeli.
Sonra da çözüm üretmek için “hep birlikte” çaba sarf etmeli.
Çözümü üretmenin ilk ayağı da kimseyi suçlamamak.
Çözüm odaklı üretimlerin dışında ki tartışmaların sonucu tek bir soruda birleşir!
Meleklerin cinsiyeti olur mu?
Ayrıntıları gözden kaçırırsak meleklere cinsiyet yakıştırma çabasına gireriz!
Bu ayrıntıların neler olduğunu bilmesi gerekenler bilirler.
Kimseye işini öğretecek değiliz!
Haddimize de değil zaten!
Şeytan ayrıntılarda gizlidir, derler ya...
İlçe merkezinde ki motosiklet tamirhaneleri!
Bu tür işyerleri şehir içinde olacaksa zamanında Küçük Sanayi Sitesi neden yapıldı?
Bu esnaflar neden sanayi sitesine taşınmazlar?
Sonra bu işletmelerin ruhsatları var mı?
Varsa ruhsatlarına uygun mu çalışıyorlar?
Çevreye verdikleri rahatsızlık ve oluşturdukları kirliliğin farkında değil miyiz?
Merak ediyoruz!
Tamirhane sayısıyla İlçedeki motor sayısı ne kadar orantılı?