Yazılmaya değersin. Çok düşündüm ve buna karar verdim. Canımın yanacağını hatta benden aldıkların ve verdiğin yaraların kanayacağını bilmeme rağmen yazılmaya değersin.
Güzel günler bahşettin bana. Kötü günlerin habercisi olduğunu bilmeden inandım yalanlarına. Her soluk alışımda her sana sarıldığımda kalbimin hızlı akışları kadar kocaman bir dünya verebilirdim sana. Sevişlerimizin keşkelere ardından neyselere dönüşmediği bir dünya. Şimdi senden arda kalanlarla yazıyorum sana. Ardında bıraktıklarınla ve aldıklarınla.
O kadar zor zamanda geldin ki bana bu kadar zor olması doğal aslında. Nefretlerimi biriktirmem gerek ama bildiğim beni seven o yönün var ya izin vermiyor bana. Karşılıklı olmalıydı her şey ki oldu da. Ben feda ettim sen veda. Göz kenarımda biriken yaşları silmen gerekirken yoksun yanımda. Sahi en çok benim ihtiyacım varken sana hangi sevmeyen duraktasın şu anda?
Son ana kadar bekledim göz kapaklarım kapanıp yaşlar akana kadar. Yaşlar kalbime indiğinde kırıntısı bile kalmadı içimde. En çok da tuttuğun ellerin benim olmaması ve olmayacağı yaktı canımı. Öncelerde kızgındım kendime nasıl inandım diye. Ama çok sevdiğimi anlayınca barıştım benle. İçimdeki seni öldürememem niye? Sen kendini bende bırakmışken beni kendinde öldürmüş olman niye?
Sol yanımdın ya sen benim ondan son zamanlarda soluklarımın bitişi. Bir şey öğrendim ben bu hikâye de. Haklıydın sende sol yansız yaşanmazdı elbette ama sağ yansız yaşamakta yoktu bir mesele. Seni böyle sevdiğim için teşekkür etmiştin ya bana, bende özür dilerim seni böylesine sevdiğim için. Ama elimde bir şans olsa yine seni severim. Çünkü ben seninle bendim. Üzgünüm sol yanım sen beni hiç sevmedin.