Önce Sohum kentini tanıyalım. Liman ve turizm kenti. Sohum'un isminin Argonatların efsanesindeki iki kardeş Kastor ve Polluks’tan geldiği belirtilir. Karadeniz'de ticareti ellerinde tutan Cenevizlilerin Trabzon'dan sonraki en önemli ticaret limanı idi Sohum. 1577’de Osmanlı hakimiyetine giren kentin ismi de tarih içinde egemenlik kime aitse ona göre değişmiş.
SOHUM/Abhazca
SOHOMİ/Gürcüce
SUHUM/ Rusça
SOHUMKALE/Osmanlı döneminde.
Sohum, Gürcüce Kayın/Akgürgen ağacı anlamı taşımakta. Tarih boyunca Kafkasların kapısı ve ticaret merkezi olarak bilinen Sohum, çeşitli kargaşalıklara sahne olmuş. Farklı dini ve etnik nüfusa sahip şehirde gün olur Ruslar, gün olur Türkler hakim olurlarken 1864’te Osmanlı'dan Rusların eline geçmiştir. 1887/1878 Osmanlı Rus savaşlarında tekrar Osmanlı idaresine geçen Sohum Rus devriminden sonra Abhazya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne başkentlik yapar.
Kargaşa bitmez. 1992/1993’te yaşanılan iç çatışma ve ayrışmadan sonra tamamen Gürcistan'dan koparak bugün dünya tarafından pek az ülkenin tanıdığı defacto bir durumun yaşandığı özerk bölgenin başkenti olarak yaklaşık 65.000 nüfusuyla Karadeniz'in kıyısındaki varlığını sürdürmekte.
Sohum, Osmanlı döneminde ticari irtibatlarını genellikle Trabzon'la sağlıyordu. Hatta Trabzon Sohum arasında ‘Menzil Kayıkları’ işletiliyordu. Bizim hikayemiz 12 ağustos 1877’de başlıyor.
Hikâyenin başkahramanları, Trabzon Boztepeli Mustafa Reis ve arkadaşları. Mustafa Reis'in dördüncü kuşak torunlarından mali müşavir Rıfat Uğur Atahan, dedeleri hakkında bilgi verirken Trabzon'un yakın tarihini çok iyi bilen merhum Şevket Çulha'dan dinlediklerini, “Mustafa Reis 20 Saldatın (Rus askeri) koruduğu Sohum Deniz Fenerinin sökülüp Trabzon'a getirilmesi işi için zamanın valisince görevlendirildi.
Reis, 12 kürekli bir kayık yapılmasını, denizde rahat ve sessizce yol alabilmesi için bir zeytinyağı gölü içinde bekletilmesini ister. Bu arada ağır bir suç nedeniyle ağırlaştırılmış 105 yıla hapis gözü pek bir mahkûmun da ekibe katılmasını istemiş, vali kabul etmiş. Mustafa Reis bu konuyu sözü geçen mahkuma açmış ve kendilerine katılmasını istemiş, önceleri kabul etmeyen bu mahkumu ikna edip Sohum kalesi operasyonuna katılmak üzere hapisten çıkartmışlar. Ama mahkum bir süre sonra kaçmışsa da Mustafa Reis Yenicuma Vadilerinde bularak ekibe dahil etmiştir. Hazırlıklara başlamışlar.”
93 HARBİ
Osmanlı ordusu 1877’nin 12 Ağustosu’nda Sohum'u kuşatıp yeniden Sohum Kale yapma amacıyla Mesudiye Zırhlısı ile birlikte kaleyi topraklarına katmak ister. Çanakkale Savaşları’nda da bulunan Mesudiye Zırhlısı, Nara burnu açıklarında battığında yıl 1916’yı gösteriyordu. Sohum kalesini yeniden kuşatıp Türk topraklarına katmak isteyen ordunun içinde gözü pek Trabzonlu uşaklar da vardı.
Tarihe “Sohum Feneri”nin sökülüp Trabzon'a getirilmesi diye geçen örneği görülmemiş bu kahramanlık hikayesinin tüm kahramanları da Trabzonlu. Bu gözü pek delikanlılar 15 kişiydiler.
Mustafa Reis başkanlığında Trabzon'dan Sohum'a gidiyorlar ve dillere destan Sohum'a ait deniz fenerini yerinden söküp Trabzon'a getiriyorlar. O kadar enteresan ve gerçekleşmesi zor gibi görünen bir olay ki yaptıkları, başta Trabzon olmak üzere bütün Karadeniz'de bir efsane gibi anlatılır.
EFSANE ÇOK FENERİN TRABZON'A GETİRİLİŞİ GERÇEK
Gerçeklikle efsaneyi birbirinden ayırt etmek zor olsa da kaynaklardan elde edilen bilgilere göre 1877/1878 Osmanlı /Rus savaşında Sohum Kale'nin kuşatmasında görev yapmıştı bu yiğitler. Mesudiye Zırhlısı kalenin kuşatmasında önemli bir görev yürütürken gemiye kılavuzluk yapmak üzere Trabzon'dan 15 kişilik bir Karadeniz'i iyi bilen denizci ekipte kuşatma için görevlendirilir. İşte o uşaklar Osmanlı Ordusu kuşatmada başarılı olamayıp antlaşma gereği geri çekilirken o yıllarda namı çok duyulan Sohum Feneri'ni söküp Trabzon'a getirmelerini kafalarına koyarlar. Ya da komutanları bunu bir görev olarak kendilerine emrederler.
MUSTAFA REİS
Ekibin başında Mustafa Reis vardı. Mustafa Reis denizcilik işi ile meşguldü. Limana yanaşan malların karaya çıkartılması için nakliye işi yapıyordu. Bir anlatıma göre bugün Kalepark olarak bilinen Güzelhisar önlerindeki karanlıkta kayalıklara çarpan gemiler, kayıklar zor durumda kalıyordular. Bu yüzden bir Deniz Fenerine ihtiyaç duyuluyordu. Trabzon Ziganoy Köyü kökenli Boztepe Mahallesi’nden Pirağa Mustafa Reis, Sürmene Soğuksu Mahallesi’nden Ahmet Çebioğlu, Sürmene Ortamahalle’den Kösoğlu Zorali’nin oğlu Ali Osman Reis, Sürmene Gadense Mahallesi’nden Şükroğlu Hüseyin Reis, Sürmene Zarha Mahallesi’nden, Köseoğlu Motu Pehlivan, Trabzon'dan Kasap başı Sargıcı İbrahim görevlerini hakkıyla yerine getirip Sohum Kale fenerini Trabzon'a getirirler.
1851'de Fransız “Cohen and Co” şirketince 150 günde yapılıp Sohuma dikilen o yılların çok önemli ve heybetli feneri bir gecede birkaç Trabzonlu serdengeçti tarafından sökülüp Trabzon'a doğru yola çıkarılır. Trabzon'da bugün Kalepark adıyla bilinen Güzelhisar'ın Karadeniz'e uzanan en uç noktasına konulur. Ganita'nın hemen üst tarafında Trabzon Limanına ışık saçarak yol gösteren “bizim uşakların teknesi” ile getirilmiş Deniz Feneri yine aynı denizi, Karadeniz’i aydınlatıyordu.
Bir farkla Sohum/Sohum Kale'de değil Güzelhisar'da. Bu deniz feneri olayının bir de efsane olmuş, halk arasında söylenen bir başka hikâyesi daha var: “Mustafa Reis işlediği bir suç yüzünden cezaevindedir. Mahpus hayatı zor gelir. Zamanın Trabzon Valisi Hazinedar Osman Paşa'ya bir haber gönderir. O zamanlar Sohum Feneri çok ünlüdür. Onu bulunduğu yerden söküp getirirse cezasının affedilmesini talep eder. 1828/1841 tarihleri arasında Trabzon Valiliği yapan Osman Paşa da bu teklifi kabul eder ve Mustafa Reis adamlarını toplayıp Sohum Fenerini yerinden söküp Güzelhisar'a gelip takarlar.” Halk arasında yaygın olarak anlatılan bu öykü kahramanlığa ayrı bir gizem katmakta. Ve bu söylenceler halk türkülerinde bile yerini alır: Gerçek olan Trabzonlu Pirzade Mustafa Reis arkadaşlarıyla Sohum Kalesi’ndeki Feneri alıp Trabzon'a getirmesidir.
RUSLAR FENERİ GERİ ALIRLAR MI?
Tarih zaman içinde akıp gitmekte.1. Dünya Savaşı gelir çatar Osmanlı yedi düvele karşı savaşırken Ruslar 1916’da Trabzon'u işgal eder. Daha sonra 1918’de Ruslar Trabzon'u terk edip giderken Kalepark’taki Sohum’dan getirilen Deniz Fenerini de söküp getirirler, denirse de Deniz Feneri’nin yerinden söküldüğü tarihten bir yıl sonrasına kalmadan Ruslar tarafından yeniden yapıldığı kayıtlarda geçmektedir. Deniz Feneri'nin Trabzon'a getirilmesi hiçte kolay olmamıştı. DEVAMI YARIN