Büyüklüğün içini boşalttılar. Adeta sefil ettiler azameti! Evine ekmek götürmede zorlanan kişiler hallerine bakmadan zor işlere talip olarak yaptılar bu cürmü.
Yıllarca sürdü bu işkence, halen de devam ediyor.
Anlayacağınız Trabzon bu filmi çok seyretti. Hayal tüccarı ile kök tüccarı arasında ezildi kaldı. Gerçek birkaç adam geldi ama onları da "armudun sapı üzümün çöpü" diyerek postaladık.
Sanal alemin her zihni esir aldığı bu çağda öyle bitik insanlar pantolun patlak yerinden fanila fırlattılar ki gülmemek elde değil.
"Zamane insanı" dediğimizde sadece gençleri düşünmeyin. Mezara ramak kalsa da hiç ölmeyecekmiş gibi kendini on sekizlik gören seksende sek sek oynayan bu kanserli idrak, yakamızdan düşmüyor.
Geçenlerde bizim Abdullah'a tıraş oluyordum. Telefonu çaldı. Arayan kişi ismini herkesin bidiği Trabzonspor'un eski başkanlarından biriydi. Samimiyetine itimatım olan, hayalleri büyük bir başkandı. İftira, yalan dolanla başarısız olması için elbirliğiyle paçasından asılarak alaşağı ettiğimiz başkanlardan biri. Konuştular, ben de ayağıma gelen haberi can kulağıyla dinledim.
Çok şey konuştular. Takımın mahremiyetini değil de mağlubiyetini gözleyen güruhtan bahsettiler. Takımı "ekmek" görenleri isim isim saydılar, ben de duydum.
Neyse iki kişi arasındaki konuşmadan okurlarım kusura kalmasın ancak bu kadar sızıntı olur.
Telefon konuşması bitti.
Arkadaşım Abdullah bana dönerek "Yüz elli delege arkadaşımla seni Aralık'ta başkan adayı gösterelim, ben de başkan yardımcısı olayım. Seçime birlikte girelim" dedi.
Yüzüm kızardı, sanki edebsiz bir teklife maruz kalmış gibi oldum. Trabzonspor gibi dünya markası bir takım için cebinde çay parası zaman zaman bulunmayan ben, sanal da olsa başkan adayı olma tekilfi nasıl alabilirim! "Şakayı anlayamadın mı?" demeyin. Şaka yapılacak şeyler var, yapılmayacak şeyler var. Kişi nasıl ki namusuna şaka yollu da olsa halel getirecek bir diyalogdan rahatsız olur, bizim hal-i pürmelalimiz de tam da o minval üzreydi.
Yıllardır arkadaşım olan Abdullah'a ters sözler söyledim. "Benim gibiler her ne kadar üniversite mezunu olsak da Trabzonspor gibi bir markayla titrimizin yan yana gelmesi taraftarlıktan öte olabilemez. Sabahleyin okula giden kızıma harçlığını vermekte zorlanırken böyle abes bir sohbete ne lüzum var ki." deyince "Hocam bu manzarada bu talep anormal değil" dedi. Zurnada delik olmayacakların zurnanın kendisi gibi ötmesi acayip değil mi?
Peki Abdullah'ın hiç mi haklı yanı yok? Şöyle listelere bakınca sanal da olsa bu teklifi yapmasını abes bulmak da abes. İki temel kazmış, üç tanker petrol satmış, kendi işinde sıfırı tüketmiş zevatların kerat cetveli gibi ardı ardına dizilmesi "Açtırma kutuyu söyletme kötüyü" hissi yaratmıyor mu sizce! Bence yaratıyor.
İnşaallah sefilden sefir olur. Biz de ayaklarının gubarını öperiz.