Televizyonda birileri var, konuşuyor da konuşuyorlar. Sözü söyleyip-söyleyip mertlik anlamına getiriyor, “Korkunun ölüme faydası yoktur” diyorlar.
Sanki şimdiye değin mertlik adına heykeli dikilesi bir kişilik sergilemişler ya da sergiliyorlar sanırsınız.
Çalar saat vardı eskiden bilirsiniz. Masa üzerinde durur, zembereğini kurarsanız çalışır. Zaman zaman ileri gider, kimi zaman da geri kaldığı olurdu.
Yeniden ayarını yaparsanız, akrebi, yelkovanı zamanı doğru gösterirdi. Ama bir süre sonra zembereğinin gevşekliği nedeniyle ayarı bozulurdu.
Televizyonda konuşan kimi siyasiler bu masaüstü zemberek çalar saat gibi...
Geçmişlerinde kamera/mikrofon önüne ara-sıra çıkıp konuşmak istediklerinde ötmeyi yeni öğrenen piliçten dönüşecek horoz adayı gibi kesik-kesik öten böylelerini TV ekranlarında görenler şaşıyorlar bu gelişmeye...
Şimdilerde “Denizli horozu” ile yarış yaparcasına tek nefeste cümleleri birbiri ardına diziveriyorlar.
Nasıl şaşmasınlar, eskiden iki sözcüğü bir araya getirip cümle kuramayan, Türkçe’yi değil, Arapça sözcükleri tercih eden kimileri şimdilerde "ekran bülbülü" oldular. Döktürüyorlar...
Öyle seri cümleler kuruyor, öyle seri konuşuyorlar ki; dillerinin bağı çözüldü sanırsınız.
Tıpta yeri var mı bilmiyorum, gazete ve televizyon haberlerinde yaşamı boyunca konuşamayan kişilerin ani bir korku, panik yaşamalarında dillerinin çözüldüğü, konuştuklarına tanık oluyor/görüyoruz.
Tam da zamanı... Çalar saat gibi kurulmuşlar, konuşuyorlar. Ama yine eski havalar...
“28 Şubat'ı unutmadık, yaralarını sardık ama acılarını unutmadık” diyor.
“Bir daha bu milletin hakkına-hukukuna kimse dokunamayacak!..”
Demokrasi adına, hukuk adına...
Afaki konuşmalar...
“Bunların memleket meselelerinde hiç haberleri yok.”
Karın doyurmaz, akıl almaz sözler.
Yurttaş yerse tabii ki...
***
Partilerin TBMM'de düzenlediği “Grup Toplantıları”nda spor müsabakalarındaki gibi solona partili gençleri toplayıp kendilerini “Sen bizim her şeyimizsin!” sloganı arttırmanın alkışlatmanın anlamı nedir?
"Tekbiiiir!.. Allahu ekbeeer!.."
Sanırsın seferberlik ilanı kararı alınıyor.
Parlamentonun geçmişinde böyle bir gelenek yok ki...
O zaman hükmümüzü belirtelim: Bu bir siyasi korku...
Seçim korkusu...