Mevsimlik acılar yaşıyoruz. Yaşıyor ve yaşayıp gidiyoruz.

Yani böyle bir durumu kanıksadık herhalde...

Kış mevsiminde kömür sobasından zehirlenmeleri yaşarız.

Aileler söner...

Çocuklar, gençler, anneler, babalar zehirlenir öbür dünyayı boylar.

Bu yıllar yılı devam eder.

Yani, kömürü sosyal yardım olarak yurttaşa verenler bunun nasıl yakılacağını öğretmez.

Öğretmeyince yurttaş aldığı kömürü odun sobasında, kuzinede yakar.

Yakınca da gaz sızıntısından ölümler olur.

Yöneticiler hiç akıl etmiyor olmalılar ki, odun sobasında kömürün yakılmayacağım  söylemezler.

Başka bir konu; kömürü sosyal yardım olarak düşünenler, böyle bir yardımdan yararlananlara "kömür sobası" vermeyi unuturlar.

O zaman da kış mevsiminin artık olağan sayılan ölümleri kömür gazından facialar yaşanır.

*

Kış mevsimi  acılı da, yaz mevsimi farklı mı?

Yaz mevsimini çoğumuz "turizm mevsimi" olarak algılarız.

Tatil yapanlarımız olur,  yaylalara çıkanlar, dağlara tırmananlarımız olur.

Herkes hak ettiği  ölçüde tatil yaparak dinlenir.

Ama kimi zaman tatili haram eden olaylar yaşanır. Bu mevsimde denizde, nehirde, derelerde boğulma olayları yaşanır.

Özellikle çocukluk çağındaki yavruların, girdikler deniz ya da derelerden cansız cesetleri çıkarılır.

Ailelerin çocuklarına "göz kulak olma" sorumluluğunu unutmaları boğulma olaylarının acısını yaşatır  böylelerine...

Yaz mevsimde yaşanan toplumsal bir ayıp da; çocuklara yönelik tecavüz olaylarının ne yazık ki her yıl giderek çoğalması...

Dikkatinizi çekmiştir, son bir ay içinde tv ve gazetelerden öğrendiğimiz kadarıyla tecavüze uğrayan, öldürülen çocuklar, kaybolan, nereye gittikleri, ne oldukları bilinmeyen çocukların sayısı  giderek artıyor.

Annelerin, babaların gözleri yaşlı...

Sevenleri, yakınları üzüntülü...

Çare?..

Çare bulunamadı ki, şimdiye değin yaşanan olayların ardı arkası kesilmedi.

Her yıl giderek artıyor.

İlgililere sorarsanız, cezaları kesilecek...

İdam getirilecek...

Yani bu yoldan tecavüzlerin, ölümlerin önü kesilecek!..

Toplumsal eğitim seferberliği unutuluyor, cehaletin önünü kesmeyi, böyle bir olumsuzluğu ortadan eğitimle kaldırmayı kimse düşünmüyor.

İdam cezası gelecek!..

Gelsin, kim istemez?

Zaten, bizim gibi toplumların ceza ile yola getirme algısı öteden beri vardı.

*

Ekonomisini rayına oturtamamış, sosyal yaşamını çağdaş düzeye taşıyamamış, bilimsel algıdan habersiz, sanatta, kültürde algı bütünlüğü kuramamış bir toplumu korku ile eğitmek de bir akıldır!..

Ama bu geçerli bir yöntem değildir.