Şubat ayı Karadeniz Bölgesi, özellikle Trabzon yöresi için çok büyük bir anlam taşır. Rus işgalinden kurtuluşumuzun müjdelendiği aydır ( küçük ayı ) şubat ayı. Nisan 1916'da başlayan Karadeniz Bölgesi’ndeki Rus işgali Türk tarihinin en acılı olaylarını da beraberinde getirdi. Zira Türk milleti işgal edilmeye değil, işgal etmeye alışmıştı. Esaret Karadeniz halkına çok ağır gelmişti. Muhacirliğe gidemeyen yöre halkı dünyanın en büyük mücadelesini vermiştir. Üstün düşman kuvvetleri karşısında bir avuç vatansever. Topa karşı çakmaklı tüfek, süngüye karşı Sürmene bıçağı, mitrolyöze karşı lastik sapanı...Dünyanın en orantısız kuvvetler savaşı.
Seçim arifesinde yaşıyor olmamız nedeniyle tüm gazetelerin gündeminde siyaset var. Bu da önemli ancak yakın tarihimizin acılı olaylarını da gençlerimize öğretmek zorundayız. Özgürlük gündemini sıcak tutmak, yaşanan olaylardan ders almak en önemli görevlerimizdendir.
1916'dan 1918'e kadar süren işgal yıllarında Sovyetler Birliği içinde yaşayan Türk kavimler ve Türk casuslarının gayretleriyle başlayan Bolşevik ihtilali sonucu Rus birlikleri çekilmeye başlayınca milislerimize gün doğdu. Gece baskınlarıyla binlerce Rus askeri yaşamını yitirdi. Çakmaklı tüfeklerle yapılan baskınlar sonucu modern Rus tüfekleri Türklerin eline geçti. Yeniden toparlanan milisler Harşıt Çayından Hopa'ya kadar (resmen teyit edilmemesine karşın) Ruslar iki tümen asker kaybetmişler.
Bir araştırmacı yazar olarak bu yazımda bazı ilginç olayları okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Bakınız; dünyanın en büyük savaşlarından birisi olan Çanakkale Savunması ile ilgili yüzlerce, hatta binlerce eser yazıldı. Çanakkale savunmasında ikiyüzellibin şehit vermiştik. Buna karşın Harşıt savunmasında birbuçukmilyon şehit verdik. Maalesef Harşıt savunması ile ilgili bugüne kadar sadece iki tane eser yazıldı. Bu eserlerin birincisini Nihat Çelik ağabeyimiz yazdı. Bu eser daha çok yaşayan tarihi kişilerin anılarına dayanıyordu.
İkinci eseri araştırmacı yazar Mustafa Yazıcı yayınladı. Yazıcı'nın eseri daha çok araştırmaya ve Rus arşivlerine dayanıyor. Daha bilimsel, daha belgeli, daha inandırıcı... Gönlünüze sağlık, elinize, dilinize, kaleminize, sağlık... Bu konuda yazılmış ve basıma hazır çok değerli tarihi belge niteliğindeki üçüncü eseri de gazeteci arkadaşlarımız Cemal Aksoy yazdı. O da şu anda basım aşamasında.
Diyeceğim o ki; bu tarihi ve acılı olayları bundan böyle torunlarımıza bir ibret belgesi olarak bırakmak biz aydınların en önemli bir görevidir diye düşünüyorum. Bu eserlerde ayrıntılı olarak yer almayan ilginç bir olayı da okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Tonyanın Erikli Köyü, Ermeni yurduna kadar olan yaylalar Vasil ve Kosti adlı iki Ermeni beyinin yönetimindeydi. O yıllarda kış çok şiddetli olmazmış. O nedenle adı geçen yaylalar daima mesken durumundaymış. Karadeniz Bölgesi Tirebolu’ya kadar Rus işgaline uğrayınca yerli Rumlar ve Ermeniler yerli müslanlara düşmanca davranmaya başlamışlar.Yıllarca hak hukuk ve komşuluk ilişkileri içinde kardeşçe yaşayanları Rusların da umursamaz tutumları sonucu yerli Müslümanlara çok büyük acılar yaşatmışlar. Mallarına, canlarına, ırzlarına saldırmışlar. Görülmemiş vahşetler yaşanmış.
Vasil ve Kosti adlı iki Ermeni katil yüz elli kişilik bir çete oluşturarak çevreyi yağmalamaya başlamışlar. Tonya, Fol, Beşikdüzü, Eynesil ve Görele bu çetenin elinden çok çekmiş. Nice acılı olaylar yaşanmış. Öyleki Büyük Liman kahramanı olarak anılan Hasan Fehmi Bozalıoğlu, Hacı Hamdi Pirselimoğlu ve Giresun’un yiğit evladı Topal Osman bile bu katillerin zorbalığını önlemekte zorluk çekmişler. Nihayet bu iki katili Görele'de Emanetoğulları, Çatakkırı denen köyde yakalayarak kurşuna dizmişler. Böylece çevre halkı bu iki zalimden kurtulmuş. Söylenecek çok şey var. İnşallah yakın tarihimizden ders alır özgürlüğümüzün değerini biliriz. Nice özgür yüzyıllara..