Her takım için, her maç ayrı bir önem taşısa da Trabzonspor açısından Ankaragücü mücadelesi hakikaten çok farklı bir öneme sahipti.
Bir yanda yönetim kurulunun yapısında gözlemlenen fikir ayrılıkları, bir yanda ağır borç yükünün baskısı, bir yanda sporseverlerin beklentisi.
Derken her açıdan önemli bir deplasman maçı olan Ankaragücü karşılaşmasına iki takım da temkinli başlardı.
Başkent ekibi orta alanda yapmış olduğu hazırlık paslar sonucunda Bordo- Mavili takım kalesinde daha fazla görünen takımdı.
Zaman zaman Ankaragücü etkili görünse de ilk yarının sonlarına doğru Trabzonspor, oylundaki dengeyi kurarak Yusuf Yazıcı ve de Sosa’nın orta alandaki birlikteliğine Abdulkadir biraz da dışarıda kaldıysa da Filip Novak ile golü bulan Bordo-Büyük bir avantaj yakaladı.
Yakalamasına yakaladı ama 42. dakikada fazla adamla Trabzonspor kalesine gelen başkent ekibi kademe hatasından golü bularak bir anda oyunun seyrini değiştirmesini de bildi.
İkinci yarıda Trabzonspor rakibine göre, ortaya koyduğu futbolla kritik deplasmanda bir adım önde göründü İkinci yarı farklı bir mücadele içerisinde stresi yüksek bir karşılaşma devam ederken adı futbol: kazanmak için mücadele ve de aynı ortak paydada buluşmak lazımdır ki ilk yarım saat çok önemliydi. 50. dakikada Ankaragücü, 60. dakikada Trabzonspor gole çok yaklaştılar.
Bu dakikalarda orta alanı kontrollü kullanana Ankaragücü geldiklerinde fazla adamla gelirken yine de, karşılarında yetenekli futbolcularıyla beklediğini alamayan bir Trabzonspor vardı. Ünal hoca ne düşündü bilemem. Lakin Yusuf’un sol kanattaki veriminin sunacağı katkının iyi hesap edilmesi gerekir ki sağ kanattan bir maç boyunca yerli yerinde bir pozisyona giremedik.
Ankaragücü risk alarak oyuna önde müdahale ederken Trabzonspor Rodallega ile golü bularak oyunun kaderini değiştirmeye zaman kalmadı ki seymen havasında duran toptan golü yiyerek oynayarak kaybettik.