Her kentin arka sokakları vardır.
Hayat hep ana caddelerde akmaz.
Işıltılı vitrinlere bakan insanları bulamazsınız arka sokaklarda...
Yıkık evler.
Boyasız duvarlar.
Boşaltılmış ama kaderine terkedilmiş boş mekanlar.
Taşları yerinden sökülmüş sokaklar.
Hayatın rengini soldurmuş yalnızlıklar.
Sürüp giden çaresizlik ve düzensizlikler.
Hep halının altına süpürülmüş tozlar gibidir arka sokaklar.
Mesela bir Maraş Caddesi’nin zemini kadarını bırakın hiç gündeme gelmezler.
Ve arka sokaklardan o kadar çok vardır ki bu şehirde, onlar artık Öteki Trabzon'u oluşturmakta...
Nerelerdedir bu öteki Trabzon?
O kadar çok yerlerdedir ki, saymaya kalksak tüm Trabzon'u içine alır.
Mesela, Yenicuma, Arafilboy, Kızlar Manastırı çevresi, Ortahisar, Çömlekçi, Faroz, Erdoğdu’nun bir kısmı, Bahçecik, şehrin merkezinde olmasına rağmen Cumhuriyet Mahallesi, Tabakhane, Kemerkaya, Ganita'nın bir kısmı, Pazarkapı, Kemeraltı, Kaymaklı, Değirmendere ve daha bir çok sokak ve mahalle.
Kısaca bu kentin önemli bir kısmı kentsel dönüşüme tabi olacak kadar düzensiz ve perişan.
Tarihi doku korunarak öteki Trabzon yeniden yapılanmalı.
Biliyorum çok zor bir iş öneriyorum.
Hem zaman hem parasal hem de idari olarak büyük bir özveri gerektirecek iş.
Ama Trabzon buna mecbur.
Bu kent renklerini koruyarak gelişecek ve tarihi kimliğine uygun büyüyerek, kültür ve turizm kenti olacaksa hemen şimdi arka sokaklardan imara başlayıp öteki Trabzon'u yeniden ihya etmeliyiz.
Yerel seçimler yaklaşıyor.
Bu yazıyı okuyan ve niyetinde belediye başkanlığı taşıyan adaylar varsa bir yere not etsin bir zahmet önerimizi.
Ve seçim beyannamelerinde yer versin, bir de yemin billah etsinler bu çarpıklığı düzelteceğiz diye.
Ne demek istediğimi anlamak istemiyorsanız, oturun koltuklarınızda yudumlayın kahvenizi.
Yok eğer gözünüzle görmek ve inanmak istiyorsanız şöyle bir tur atın mesela şehrin merkezinde, Hacıkasım Mahallesi Aldıkaçtı Sokak ya da Muhittin Sokak'a doğru.
Ya da herhangi bir mahallenin arka sokaklarında.
Öteki Trabzon ilgi bekliyor.

BİR SURİYELİ GENÇ BABA İLE SOHBET

Ona Zigana Dağı zirvesinde rastladım.
Genç bir insan.
2100 rakımlı Zigana Dağı zirvesinde bulunan dostumuz Osman Hoca’nın yerinde soba başında çayımızı içerken, karı koca Arap iki turistle o da içeri girdi.
Sempatik ve genç bir delikanlı idi.
Selamlaşma faslından sonra güzel ve anlaşılabilir Türkçesiyle konuşmaya başladık.
Turizm sektöründe çalışıyordu.
Bu yüzden daha bir ilgi ile kendisini dinlemeye, Trabzon hakkındaki düşüncelerini öğrenmeye yönelik karşılıklı sohbetimiz devam ederken, çalışma izinlerinin bulunduğunu, henüz Türk vatandaşlığına geçmediğini, ehliyetinin olduğunu bir acentede çalıştığını anlattı.
Suriyelilerin, Arapça ana dilleri olduğu için özellikle yazın Arap turistleri gezdirme onlara rehberlik etmede seyahat acenteleri tarafından tercih edildiklerini belirtti.
Tabi bu arada ilgili yasa ve yönetmeliklere bu çalışma sistemi ne kadar uygun o onun değil çalıştıran ve denetlemeyi yapacak kurumların sorunu olduğunu bilmesine gerek yoktu.
Evli ve üç çocuğu olduğunu söyledi.
Kendisine ülkelerine dönmek gibi bir niyetleri var mı diye sorduğumda, “Çocuklar istemiyor. Buraları sevdiler. Seçim döneminde endişelendik. Muhalefet sürekli bizi Suriye'ye göndermekten söz ediyordu.” diye anlatırken, araya girip, “Peki insan kendi öz memleketine dönmek istemez mi, neden endişelendiniz ki?” soruma, “Suriye'de huzur yok. Esad yönetimi bize farklı davranıyor.” Cevabını aldım.
Bu arada çocuklarının resimlerini gösterdi. Pırıl pırıl güzel çocuklar. İnsan bir yönüyle de üzülüyor.
Konu çocuklardan açılınca, siz çok çocuk yapıyorsunuz, geleceklerini düşünüyorsunuzdur ama zor değil mi onları yetiştirmek eğitmek, büyütmek, geleceklerini sağlamak gibi sorularıma da sadece, “Evet haklısınız. Biz çocukları seviyoruz. İnşallah onları en iyi şekilde yetiştiririz. Zaten onlar için buralardayız.” diye cevapladı.
Yazın turizmde çalışıyorsun mevsim bitince geçimini neyle sağlıyorsunuz konusu gündeme geldi sohbet sırasında.
Ağabey dedi delikanlı çalışma iznim var yine nakliye işlerinde şoförlük yapıyorum.
Evet Suriyeli sığınmacı iş bulmuş çalışıyor.
Memleketine de dönmeye niyeti yok.
Üç çocuğu var bu yaşta.
Türkiye'yi ve Trabzon'u seviyor.
Turizm ekmek kapıları olmuş.
Geri gönderilme endişesini seçim döneminde yaşamışsalar da şimdilik rahatlamışlar.
Zor iş, sığınmacı olmak.
Lakin bu ülkenin de işi zor milyonları aşan bunca insanın derdine çare bulması. 
Bu konu insani bir yolla çözüme kavuşturulmalı.
Avrupa nasıl bir çözüm bulmuşsa o yönlü bir çare alınmalı.
Yoksa bu yükü taşımak çok zor.
Düşünsenize evinizde dört kişisiniz sofranıza on kişi daha ilave olmuş.
İki ekmek tüketirken on ekmeğe çıkmış.
Hadi üç gün beş gün o sofra kuruldu, ekmekler paylaşıldı ama sonra.
Sonrası yok.
Misafirliğin de bir adabı vardır.
Ev sahibini de bunaltmamak lazım.
Tabi bu yazıda bir yığın uluslararası sorun ve çözüm önerilerini içeren diplomatik girişimleri de yorumlayabilirdik.
Sadece insani ve mevcut durumdan bir kesit sunmak istedim.

BİR GÜZEL İNSANI DAHA KAYBETTİK

Alçaabat Trabzon  güzel bir insanını daha kaybetti.
Eğitimci kültür sanat insanı Türk Sanat Müziği üstadı koro şefi nazik, naif, kibar insan Salih Kazancıoğlu kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Sevenlerini hüzne boğan Kazancıoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum.
Mekanı cennet olsun.
Ailesi ve tüm dostlarına sabırlar dilerim.

Salih KAZANCIOĞLU
Ses Sanatçısı-Koro Şefi -Eğitimci:

Türk Sanat Müziği dalında ses sanatçısı ve koro şefi olarak adını duyuran Kazancıoğlu 1955 yılında Akçaabat’ta doğdu. İlköğrenimini Merkez İlkokulu’nda, ortaöğrenimini Akçaabat Ortaokulu ve Akçaabat Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Fatih Eğitim Fakültesi Matematik öğretmenliği bölümünde tamamladı. Kayseri ve Trabzon’da öğretmenlik yapan Kazancıoğlu, halk müziği ile başlayan müzik hayatında Temel Şükrü Doğru ve Ahmet Selim Teymur gibi ustalardan ders alarak sanat müziğine yöneldi. Daha sonra, kurucuları arasında yer aldığı Trabzon Müzik ve Halkoyunları Derneği’nde, onüç yıl boyunca Türk Sanat Müziği Korosu’nu yönetti. 1995 yılında, Akçaabat Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu’nun yöneticiliğine getirildi ve 2018 yılına kadar aralıksız olarak koro şefliğini yürüttü.
İki yıldır faaliyette olan Akçaabat Kültür Sanat ve Müzik Derneği’nde Dernek Başkanı ve Koro Şefi olarak da görev yapmakta idi.
Akçaabat’ta Türk Sanat müziğinin gelişimine, yaygınlaşmasına çok katkı sağlamıştır.
Görev yaptığı okullarda sanat müziği koroları kurdu. TRT Ankara Televizyonu’nda programlar yapan Kazancıoğlu,  koro şefi, ses sanatçısı ve eğitimci olarak Trabzon Kültür hayatında önemli bir yere sahipti.

Kaynak: Akçaabat sanat.com

BU DEFA DA ÖĞRETMENLER KENDİ ESERLERİNİ SERGİLEDİ

Trabzon'da görev yapan Görsel Sanatlar Öğretmenleri ilk kez bir arada karma sergi açtı.
Sanatseverler tarafından ilgi gören eğitimcilerin sergi açılışını Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç yaptı.
Sergi Mimarlar Odası sergi salonunda ziyaretçilerini bekliyor.
Çok sayıda öğretmenin bir araya gelerek açtığı sergide konuşan Belediye Başkanı Genç, “Eğitimci dostlarımızın eserlerini izleyince, yetiştirdiği öğrencilerinin de çok şanslı olduklarını söyleyebilirim. Trabzon Ortahisar Belediyesi olarak her zaman sanatın ve sanatçının yanında olduk ve olacağız.” dedi.
Trabzon'da üst üste açılan resim sergilerinden birini daha izleme fırsatını bulduklarını belirten izleyiciler de Görsel Sanatlar Öğretmenlerinin eserlerini çok beğendiklerini, Trabzon'un böylesi başarılı kabiliyetli öğretmenlere sahip olmalarından dolayı şanslı olduklarını ifade ettiler.
Sergide eserlerinin sanatseverlerle buluşmasından mutlu olduklarını ifade eden sanatçı öğretmenler de gördükleri ilgiden memnun olduklarını belirterek Minarlar Odası'nın gösterdiği ilgi ve sağladığı imkana da ayrıca teşekkür ettiklerini ifade ettiler.