Tarih 11 Mart 2020 saat 00:45.

Tüm gün boyunca insanlar sosyal medyada kulaktan kulağa dolanan Sağlık Bakanı'nın yapacağı konuşma öncesi tahminlerde bulunuyor. 

Üstelik Dünya Sağlık Örgütü aynı gün tüm dünyada pandemi ilan ediyor. 

Stresli bekleyiş sonrası tüm televizyon kanalları canlı yayına bağlanıyor.

Beklenen konuşma öncesi herkeste aynı heyecan hâkim. 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca cümlelerine şu şekilde başlıyor:

“Size üzücü ama korkutucu olmayan haberi bildirmek istiyorum. Bugün akşam saatlerinde, Koranavirüs şüphesi olan bir vatandaşımızın test sonucu pozitif çıktı! Tanı, yüksek ateş ve öksürük şikâyetinin sebebinin araştırılması sonucu konmuştur. Hastanın virüsü, Avrupa teması üzerinden aldığı bilinmektedir. Dış dünyadan tamamen izole edilmiştir. Hasta, bir erkektir ve genel durumu iyidir. Aile bireylerinin hepsi bu anlamda gözetim altındadır. Ve her biri şüpheli kabul edilmiştir. Hasta mahremiyetinin korunması açısından, detaylı bilgilerin paylaşılması uygun bulunmamıştır. Bu ülkemizde görülen ilk vakadır.”

Belki de Cumhuriyet tarihinden beri birçok badireler atlatan ülkemiz için uyunması en zor gecelerden biri olmuştur. Tüm herkesin kafasında aynı soru “Eyvah şimdi ne yapacağız?”

Psikolojide yas ve hastalık gibi kavramlar süreçlere ayrılmıştır. 

Bunlar;
1. Şok Dönemi
2. İnkâr Dönemi
3. Öfke Dönemi
4. Pazarlık Dönemi
5. Depresyon Dönemi
6. Kabullenme Dönemi

Millet olarak ilk (şok) döneme hep birlikte giriş yaptık. Bu süreçten sonra çoğunluğu benzer olarak her bir birey kendi dönemini yaşamaya başladı. 

İnkâr döneminde, “Yok ya bize bir şey olmaz 83 milyonluk ülkede 1 vaka bize bir şey yapmaz.” algısı devam etti. Fakat bir hafta sonra ilk ölüm vakası ve hastalığın artmasıyla herkeste öfke duygusu başladı.

“Bu bela Çin yüzünden başımıza geldi. Neden hala yurtdışı uçuşları devam ediyor? Neden sınırlar kapatılmadı? Kesinlikle yapay bir virüs yaptılar ve nüfusu azaltmak istiyorlar. Neden vakaların hangi şehirde olduğu gizleniyor? Kesin ilk vaka ve ölüm İstanbul’da en tehlikeli şehir orası.” gibi düşünceler oluşurken, artık şehir analizleri ve hastalığı geçiren kişiler görünür olmaya başlayınca bu sefer pazarlık evresine geçiş başladı. 

“Şu salgın bir geçsin en iyi tatili yapacağım. Yeter ki bana bulaşmasın evden dışarı adımımı atmam. Söz bir daha hayatın her evresini doyasıya yaşayacağım. Zorunlu veya keyfi olarak dışarı çıkıldıktan sonra pişmanlık ve korku oluşur. Bir daha asla tehlikeli davranmayacağım. Markete gidilir acaba arkamdaki kişi bana fazla yaklaşıp bana hastalık bulaştırdı mı?” gibi düşünceler akıp giderken en ağır olana sıra gelir Depresyon Dönemi. Kişi artık her şeyin farkına varmaya başlar. 

Baş etme yolları, korku, çaresizlik, kızgınlık ve endişe halinin yaşandığı en zor süreç. İşte tam olarak tüm dünyada ve ülkemizde anlık yığılma olan dönem bu dönemdir. Kabullenme dönemini bitiren de birçok insan var. Aşılamanın başlanması, hastalığı geçirip tekrar hayatına dönen binlerce insanın olması ve kayıpların kabulüyle 1 yılımızı geçen haftalarda doldurduk. 

Mart ayında kısıtlamaların kalkması ile beraber vakalarda hızlıca artış olmaya başlandı. 3. dalganın Ramazan ayına denk gelmesi gibi bir ön görü var. Korkmadan, tedbiri elden bırakmadan, kendimizi ve çevremizi korumaya devam edelim.

Sağlıkla kalın…