Geçtiğimiz yıl da piyasalar durgunluk sinyali vermeye başlamıştı..
Beklentimiz bu bahar ile işlerin dominant olacağı ve ivme kazanacağı şeklinde idi..
Piyasalar da yapılan hizmet ve işlerin, parasını geç de olsa alabilenler sevinmekte, alamayanlar ise tedirgin bir bekleme sürecine girmişti..
'Bu gidişat nereye' sorusu akıllarda yer edinmeye başladı..
Ve;
Her sabah işe dört elle sarılarak çalışmaya, üretmeye devam edenlerin, morallerini bozmaya yetiyordu..
Karamsarlık kötü bir şey. Kolay kolay teslim olunacak bir argüman değil..
Acil bir moral takviyesine ihtiyaç var iken..
İstanbul'da Gezi Parkı sendromu, umursanmazlık birikimini, çok ani su yüzüne çıkarırken; başta İçişleri Bakanı hiç oralı olmadı.
Belediye Başkanı'nın günler sonra doğru bilgilendirme çabası, Vali ve Emniyet Müdürü'nün basiretsizliği, ülke boyutunda sis bulutlarına zemin hazırladı..
Hiç gereği yok iken, yaşanmaması gerekenlerin yaşanmasını, Başbakan arkasını dönerek, Cumhurbaşkanı ise yüzünü dönerek değerlendirdi..
Cumhurbaşkanımız yaşananları, yaşatanları; acemice bulmuş gibi uyarılarını yaptı..
Adeta 'Ağabey' rolü üstlendi..
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın olumlu bakışı ve açıklamaları neden karşılık bulmadı?
Başbakanımız ise, israr ile tepkilerin; içselleştirmeden ve duygusuzca karşısında olmayı tercih etti..
Halbuki, Başbakan çocuklara verdiği sevgiyi ve önemi oyuncaklar dağıtarak gösteriyor idi.
Ancak, gençliğe hiç değer vermez gibi, başarılı çalışmaları ile dipten dönen bir Türkiye'nin 10 yıl da ekonomisi ile, ilerleyen ülke olmasını halkı ile kucaklaşmanın hazzını yaşamaktan hep kaçındı..
Bakanlar için Benim Bakanım, yıllarca söylemi oldu..
Dün de polisim demesi akıllara karışıklık artışı sağlamaktan başka bir şey değil idi.
Çün ki, olan, beklenmeyen birleşik toplumsal direniş idi....
Halbuki Bakanlar halkın Bakanı, kendileri de halkın Başbakanı olacaktı..
Polis Başbakanın değil, halkın polisi olacaktı.
Başbakanımızın Balkon konuşmasının içeriğinde de bu var idi..
Başbakanımızın ilgi alanına 'Ağabey' olmak hiç girmedi..
Tepkiler, Başbakanımıza yönelince, aklımdan çıkmayan piyasaların kısır döngüsü algılama boşluklarım da kaldı....
Yıllar öncesinden özellikle Gazi olaylarından anımsadığımız, 'çapulcu' marjinallerin bile bozamadığı düzgün genç, yaşlı erkek, başı açık, kapalı genç kızlar ve kadınlar birleşik toplumsal uyarılarını yapmaktan çekinmediler..
Korkmadılar..
Gördükleri orantısız güç ve engellere karşı dimdik durdular..
Gençliği Ağabey yerine, adeta Dayı'ları gibi gören Başbakan'ımızın; uslubu hiç yumuşamayan, ben istedim olacak dayatmasını, ülkemize yaptığı ekonomik atılım ve hizmet yarışında önde olmasından, kendilerin de hak görmesi anlaşılmaz olmuştur..
'Ağabey' olmak Başbakanımıza yakışır..
Siyasetten anlamam..
Kimse bana kızmasın..
Her şey, nasip, kısmet diyerek,
Allah'tan hayırlısını versin isterim...