Haklı olduğu konuları bile anlatamayan bir milletiz” diye kendimizi acımasızca eleştiririz. Özellikle de sözde Ermeni soykırımı yalanı konusunda bu hayıflanmayı dilimizden düşürmeyiz.
Peki gerçekte biz kendini ifade etmede mücrim bir ulus muyuz?
Bence kendimize müthiş haksızlık yapıyoruz.
Niye derseniz açalım meseleyi..
Karşındakiler hükmünü vermişse ve verdikleri hükmü düzeltici bilgilere de asla itibar etmiyorlarsa onlara cevap sözlü ya da yazılı olarak değil onların idrak dilini bularak verilmelidir.
Bazıları ekonominin idrak dilinden anlar..
Bazıları gümrüklerde, limanlarda donuna kadar aranmaktan anlar..
Mutlaka bir dilden anlar...
Sözlü yazılı anlamıyorlar diye üzülmeye gerek yok..
İdrak dillerini bulmaya kafa yoralım..
PKK denen Ermeni ile ilintisi tesbitli örgütün ortak yönü çok eskidir. Vasıtalara bomba koyup suikast yapmayı Ermenilerden öğrenmişler belli.
Demekki Veznecilerdeki ve diğer bombalı araçla kurulan tuzağın sözde soykırımı yalancılarıyla seceresi aynı.
II. Abdülhamit'e kurulan bombalı pusu olayını bir hatırlayalım...
Yıldız Suikastı da denen bu suikast, 21 Temmuz 1905 günü II. Abdülhamit'e karşı Ermeni Devrimci Federasyonu örgütünce Yıldız Hamidiye Camii önünde yapılmış bombalı bir suikast..
Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermeni Devleti kurulmasını isteyen Ermeni Devrimci Federasyonu yanlısı teröristler Ermeni Osmanlı padişahı II. Abdülhamit'i öldürmeyi planladı. Bu amaçla bir atlı arabaya 120 kg miktarında patlayıcı yerleştirerek padişahın Cuma selamlığından sonra Yıldız Hamidiye Camii önündeki yoluna yerleştirdiler. Suikast için padişahın kendi arabasına yürüyüş süresi (1 dk 42 saniye) gibi en ince detay dahi hesaplanmıştı. Patlayıcıların içine konduğu arabaya metal parçaları doldurulup bombanın etkisi artırılmıştı. Ancak Şeyhulislam Cemaleddin Efendi'nin Sultan Abdülhamit'e bir soru sorarak geciktirmesi üzerine bomba Sultan Abdülhamit'in etki alanı dışındayken patladı ve padişah hiçbir zarar görmeden kurtuldu.
Patlama sonucu civardaki halk arasında 26 kişi öldü ve 58 kişi yaralandı. Olaydan sonra yapılan araştırma sonucu olaya karışan 40 kişinin kimlikleri belirlendi. Bunlardan 15 kişi yakalanarak tutuklandı. Belçikalı Ermeni Edward Joris'in suikast girişiminin lideri olduğu sonucuna varıldı. Edward Joris idama çarptırılır ama  II. Abdülhamit'in nedenini bilmediğimiz affıyla 2 yıl hapis yattıktan sonra ülkeden ayrıldı. Diğer failler de aynı şekide yırttı.
Şimdi E. Joris, Fehriye Erdal (Çiyanyan), Apo (Artin Agopyan) arasında cezalar, ülkeler, destekler bağıntısını kurduğumuzda hiçbir şeyin değişmediğini görürüz.
Sultan Abdülhamit'in bu şerefsiz tuzaktan kurtulmasından hoşlanmayanlardan Tevfik Fikret ‘Bir Lâhza-i Ta'ahhur’ (Bir Anlık Duraklama) adlı şiirinde şu mısraları yazmıştır:
Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın/
Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın..