Gurmelerin, yemek programlarının ve konuyla ilgili “yüksek seviyeli belgesellerin” havalarda uçuştuğu bir dönemdeyiz.

Yeni eğilim (trend) mutfakta olmak yani.
Böyle olunca herkes uzman, herkes bilge…
*Türk toplumu midesine düşkündür.
*Beyne giden yol mideden geçer.
*Yemeden yaşanmaz.
*En güzel şey, yemek.
Bu ve benzeri pompalarla Türk toplumu mangal uzmanı olmasın da ne olsun yani?
***
O halde Türk toplumunu ekranlara kitlemenin yollarından biri de yemek programları olmalı. Nasılsa yönlendirmeye hazır bir kitle var.
Fazla emek harcamaya gerek yok. Hatta izleyici sizi kısa sürede en çok izlenen program durumuna getirecektir. Siz izleyicinin bağlılığına, midesine ve “beynine” güvenin.
Kısa sürede o kadar hazır hale geliriz ki yapımcılar bile bu işe şaşarlar. Benzer programlar art arda devreye girer.
Bir anda zirve yaptırdığımız programların karşısına bağdaşımızı kurarız.
 “Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı dünya!”
Bu bağlamda Orhan Veli’yi anmadan olmazdı.
Ne sosyal sorunlar
Ne gelecek kuşaklar
Bir elinde telefon,
Diğerinde kumanda;
Umurunda mı dünya!
Cımbızdan aynadan elbette vazgeçilmedi, ancak artık “Yeni düşünce alanları var” ekranlarda onların peşindeyiz.
Ekran karşısındakiler “Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyemeseler de” ekran karşısından olaya dahil olmanın hazmı zor olsa da.
Tevfik Fikret’i anarak;
Bu programların gelmez sonu,
Yayılın koltuklara kaykılarak,
Eti, salçayı ve hamuru
Olmadı ekranı kucaklayarak.
Hatta belli mi olur “en iyi izleyen şef” bile seçilebiliriz. İş ki ısrarcı olalım. Nihayetinde bu kadar emek harcanmış değil mi?
***
Yemeye ne hacet,
Hele düşünmeye.
Tüketimi üret,
Ne gerek üretmeye.
Bu sanal mutfağın üzerine çok mu gittik yoksa?
“Gündüz kuşağı” diye adlandırılan ve kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı “derin konuların” araştırıldığı programlardan daha masum değil mi elin mutfağı?
Yorgun argın işten dönenlerin, ne yapacağını bilemeyen ev sakinlerinin; düşünce alanlarını yormadan onları alıp gitmesi kötü mü?
Hem sonra çöpten yiyecek toplayanları izlemekten daha iyi değil mi tıksırarak yiyenleri izlemek!
Kısaca;
Ben seyrime bakarım,
Denileni yaparım.
Küçük büyük fark etmez
Ekranlara bakarım.
İşin aslı mutfak bahane, düşünmemek şahane.