Halkımızın sık sık kullandığı "İşi ehline/bilene ver" diye bir  söz var. Yaşamın  değişmez, zorunlu ve uyulması gereken bir kuralı bence bu... Arabanızı sürücü belgesi olmayan kişiye teslim eder misiniz?

Ya da evinizin boyasını yapacak kişide hiç mi yeterlilik aramazsınız?

Başınız, mideniz, böbreğiniz ağrısa doktor dururken; alacağınız ilaç için bir başka kişiye gider bilgi alır mısınız?

Derler ya; "horonu  bilene sor!" diye...

Tıpkı, onun gibi...

Toplumsal yaşamı konulmuş kurallarıyla yaşamak varken; yeni yeni kurallar gündeme getirmek kolaydır da...

Kabul görmesi zordur. Zaman kaybettirir ayrıca.

Getirilmek istenilen yeniliklerin/kuralların yararı önceden açıklanmazsa/anlatılmazsa "Ben yaptım, oldu" despot anlayışının uygulandığı toplum katında egemen olur, yerleşir. Bu durum; yerleşik, genel kabul gören kurallara inananlar üzerinde/beyinlerinde bir güve yeniği kuşkusu yaratır, bu küçücük yara zamanla toplumsal bir boyut kazanır.

Düşününüz, bir kaya parçası yerinden oynadığında, bir daha eski yerine oturur mu?

Toplumsal güven de böyle bir iklim arar her zaman.

Yerleşik kurallar, toplumsal yaşama yön çizer/yön verir, pusula görevi yapar.

Yerleşik kuralların, geleneklerin deniz feneri olduklarını düşünebiliriz bu konuda...

                                                                   ***

Tamam da... Peki, yerleşik toplumsal kuralları yönetici olarak kullanmaya kalkan beyinlerin ehliyetsizliği, yetersizliği/bilgisizliği, acemiliği söz konusu olursa?

İşte, tam da bu noktada başlar toplumsal güvensizlik... Huzursuzluk.

Siz demokrasinin gereği olan seçme/tercih  eyleminizi akıl/mantık dışı olarak kullanırsanız varacağınız noktadır işte bu manzara...

Ülkemiz insanının demokrasi deneyimleri eş-dost düzleminde ve ortamında düşünüldüğü için bugün nice deneyim, darbe ve hukuksal arayışlardan sonra ulaştığımız noktada bile hala huzurlu değiliz bu bakımdan...

"Yerel" olgusunu biz, hep bir yarışın  startı biliriz. Demokrasi yarışının startını yerel yönetimlerden başlatamamanın sıkıntılarını yaşıyoruz, ama kim dert ediniyor bunu?

Demokrasi startının da  nizami olması gerekir, değil mi?

Neredee!..

Yerel yönetimlerde görev alacak kadroları seçerken önemsenen "işi ehline ver" ilkesini dikkate almadığımızın şikayetlerini yaşamadığımız dönem mi var?

Neden?

Çünkü, demokrasiyi yeteri şekilde önemsemiyoruz da ondan...

Söyler misiniz bana, işi ehline vereceğiz de; yerel ve de genel yönetimde demokrat kimlikler arıyor muyuz seçerken?  Ya da demokrasi eğitimi almış, ehil, aklı olgunluk çağını yaşayan kişileri arıyor muyuz?

Niçin arayalım, eş, dost, akraba, arkadaş varken...

                                                                ***

İşi ehline verme, teslim etme eyleminde önce kişinin kendi erginliğe/olgunluğudur böyle durumlarda önemli olan...

Kişinin erdemsel olgunluğunu ne zaman zenginleştirirsek demokrasiyi de rayına oturtur, meyvelerini toplumsal anlamda adil paylaşır, mutlu oluruz.

Yoksa, en olmadık yerde ve zamanda ham demokratik düşünce ve tutumla sırıtır kalırız orta yerde...

Tıpkı olay futbolcu milli futbolcu Arda'nın sergilediği tavır gibi...