İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak eşinin memleketi Siirt’e yaptığı ziyarette okuduğu şiir ile halkı kin ve nefrete sevk ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Recep Tayyip Erdoğan yapılan yargılama sonucunda mahkum oldu, cezası Yargıtay’ca onandı. Ardından Vali Erol Çakır kendisini görevden aldı.  
Erdoğan, Saraçhane’deki Büyükşehir Belediyesi balkonundan partililere seslenirken yanında Av. Şeref Malkoç ve Av. Hayati Yazıcı vardı, “Benim zindanlarımı aydınlık yapmak istiyorsanız Ali Müfit Gürtuna kardeşime destek istiyorum” demişti.
***

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Ali Müfit Gürtuna, başta Genel Müdürler Binali Yıldırım ve Hilmi Güler olmak üzere tüm daire başkanlarını görevden almış, “Bu kadro Büyükşehir’i batırdı” demişti,
Başta AKBİL yolsuzluğu olmak üzere bir sürü yolsuzluk olaylarında adı geçenler AK Parti iktidarında ya Bakan, ya Genel Müdür, olmazsa milletvekili yapıldı. Gücü eline geçiren Erdoğan, Başbakanlığı ortadan kaldırdıktan sonra Cumhurbaşkanı seçilince 150 dönümlük Çankaya Köşkü’nü de kapatarak Beştepe’ye muhteşem bir saray yaptırdı.
Başkanlık sistemini oluşturarak atanmışlardan oluşan YİK gibi bir sürü kurul kurdu, orada gölge bakanlıklar oluşturdu, memur bakanlarla istediğini baş tacı yaptı.
***

Hukukta tutuklama tedbir olarak kaçması şüpheli olanlar için kullanılır, Bir belediye başkanı nereye kaçabilir? Kapısına 3 otobüs polisle gün açarken dayanmak, demokraside değil oligarşide vardır. Seçilmiş ve atanmış bir şahıs ile ilgili bir suç var ise Cumhuriyet Savcısı soruşturma başlatır. Gerekli ise İller İdaresi Kanunu gereği vali açığa alır ve mahkemeye gönderir. Ceza alırsa dosya Yargıtay’a gider onanırsa tutuklanır ve cezaevine yollanır. 12 Eylül şartlarında bile idam cezası alan şahısların dosyalarını Yargıtay bozmuştur. Askerler oraya baskı kuramamışlardır. TBMM’yi kapatmış, anayasayı askıya almış, ancak Adalet Mülkün Temelidir demişlerdir!