Trabzonspor Avrupa Kupası Grup maçlarının ilk raundunda rakibi İspanyol Getafe karşısında oyunun ilk dakikalarında Campili, Obi Mikelli, Sörlothlu kadrosuyla pek fazla iş yapamadı. Rakip de büyüttüğümüz kadar etkili bir oyun kurgusu içerisinde değildi.
Maçın ilk golü yan topta arka direkten gelirken, Campi ne iş yapardı.
Bu adam niçin alındı, kim aldı, burası muamma. Golün öncesinde ve sonrasında vallahi bizim ne oynadığımızı bir türlü anlayamadım. Kaybedilen toplar, rakibe uygulanmayan baskı, Campi kardeş derken ona ayak uyduran Obi Mikel, bir de orta alanda hazırlık paslarıyla çıkış olmayınca, haliyle kendimize denk takımdan baskı yiyen ekiptik.
Rakibe direnme dahi direnmedik. Bir 30 dakika boyunca rakip kalesinde etkili görünmedik. Trabzonspor adına sahada öyle bir mantık vardı ki, al topu geri dön, 10 metre öne ver, tekrar geri dön.
Yani hayallerin durağında bekleyen bir takımdık.
Ünal hocayı tanımasam bu takım tertibine dışarıdan karışan birileri var diyeceğim. Bir takım bu kadar kısa zamanda, bu kadar ivme kaybeder mi?
İnanın bu ligde Sörloth’tan en az 3 gömlek daha iyi olan, en 50 tane yedek santrafor var.
Obi Mikel’in geçmişte kumaşı kaliteli desek de, kendisi muhteşem bir jübile ile topu bırakmış gibi yani futbolu kafasından silmiş bir görüntüde. Bir adam 3 ayda yüzde 15’lik kondisyonu yakalayamıyorsa eğer, bu takımda niye oynar, neden oynatılır, anlamak mümkün değil.
Yönetim ve de teknik adamlar neyi beklerler.
Diğer ekipler bu sezon almış olduğu futbolcularla kadrolarını yüzde otuz, yüzde kırk güçlendirmemiş. Biz bakın kimlerle uğraşıyoruz.
İteme ile dürtme ile futbolcuları futbola kazandırmaya uğraşıyoruz. Bu takıma 3 tane hazır nokta transfer lazım.
Peki bunları kim aldı. Her takım bunu başarmışken Trabzonspor yeniden birilerinin kanalıyla futbolcu simsarlarının tezgahına mı düşürüldü. İnsan düşünmeden de edemiyor.
Geçen sezon ki takımın gücünü arttıralım derken, aklı selim spor severler haklıymışlar. Geçen sezonun kadro, bu kadrodan yüz de otuz daha cesur, daha mücadeleci ve de oyun anlayışını sahaya yansıtabilen takımdı.
Şimdi ne oldu?
Kendimiz ettik kendimiz mi bulduk.
Biz hala futbolcu deniyoruz. Ne olursa olsun işte Adulkadir Parmak. Oyunda bir hareketlilik, az da olsa bir canlılık getirdi. Biz hala sahada parlatmaya çalıştığımız Obi Mikel’i görüyoruz.
Bir takım kötü oynar.
Bu kadar mı futbolcular kısa zamanda sorumluluklarını unutur.
Bu kadar mı futbolcular ne yaptıklarını bilmezler.
Koca Trabzonspor takımı 90 dakikada rakibin sahasında iki kez görünür.
İşte Sturridge.
Beklediği topu buldu.
İşte dünya yıldızı, altı pasta golü yapamadı.
Suçlu aramıyoruz.
Futbolcu suçlu değildir.
Lakin yönetim suçludur arkadaş. Eğer gerçekten Trabzonsporlu isek bu alınan futbolcuların nasıl alındığını kimler tarafından empoze edildiğini bilmemiz gerekiyor. Tüm Trabzonspor taraftarlarının bunu bilmekte hakkı vardır.
Bu işin bu kadar faktörü varken, kısa bir örnek Vedat Muriç Giresunspor’da oyandı. Başarılı bir sezon geçirdi. Akabinde Rize’ye gitti. Orada da performansını gösterdi. Gözümüzün önündeydi.
Kim aldı, Fenerbahçe.
İngiltere’de milli maç oynadı. Şimdi değeri 40 milyon. Alamaz mıydık, zor muydu?
Sturridge’e verdiğimiz paranın 3’te birine bunu alabilirdik.
İddia ediyorum. aldığımız 3-4 genç futbolcu yerli yerindedir, diğer transferlerin kim tarafından nasıl alındığı neye alındığı muammadır.
İşte buradadır
Geçen yıl Trabzonspor her takımı yener, her takıma yenilmez derdik. Şimdi her takım bizi yener, biz kolay kolay bir takım yenemeyiz.
Yazık olmuştur, lakin işin gerçeği de budur.
Bahar bitti beyler kış önümüzde.