Dijital teknolojilerin hızla gelişmesiyle birlikte, çocukların büyüdüğü çevre de köklü bir şekilde değişti. Özellikle pandemi sonrası dijital dünya, çocukların hayatında daha büyük bir yer kaplamaya başladı.

Dijital platformlar, çocuklara eğitimsel kaynaklar sunarak bilişsel gelişimlerine ve farklı gelişim alanlarına katkıda bulunabilir. Araştırmalar, iyi yapılandırılmış dijital eğitim programlarının çocukların problem çözme becerilerini geliştirebileceğini göstermektedir. Ayrıca, yaratıcı oyunlar ve uygulamalar, çocukların hayal gücünü ve bilişsel esnekliklerini artırabilir. Özellikle aktif öğrenme ortamları, çocukların öğrenme süreçlerini daha eğlenceli ve etkili hale getirebilir.

Jean Piaget, çocukların dünyayı kendi deneyimleri yoluyla anlamaya çalıştığını belirtir ve Bu deneyimlerin, çocukların zihinsel gelişimi üzerinde belirleyici bir rol oynadığını belirtir. Dijital platformlarda yaşanan deneyimler de çocukların dünya algılarını önemli ölçüde şekillendirir. Bu bağlamda, dijital dünyada geçirilen zaman, doğru yönlendirme ile çocukların bilişsel becerilerini güçlendirebilir.

Dijital ortamlarda karşılaştıkları farklı insanlar, kültürler ve davranışlar, çocukların sosyal algılarının gelişmesine katkıda bulunabilir. Örneğin, bir video izleyerek farklı yaşam tarzlarını görmeleri ya da dil öğrenme uygulamalarıyla başka kültürlerle tanışmaları, dünyaya dair daha geniş bir bakış açısı kazanmalarına yardımcı olabilir.

Dijital dünyanın getirdiği faydaların yanında, aşırı teknoloji kullanımı çocukların psikolojik gelişimine olumsuz etki yapabilir. Yapılan araştırmalar, uzun süreli ekran kullanımının dikkat eksikliği, hiperaktivite ve sosyal becerilerde gerilemeye yol açabileceğini göstermektedir. Çocuklar, özellikle sosyal medya platformlarında maruz kaldıkları sürekli kıyaslama ve beğeni arayışı sebebiyle öz saygı sorunları yaşayabilirler. Kendilerini diğer çocuklarla kıyaslama eğilimi, psikolojik stres ve kaygıya yol açabilir.

Albert Bandura’nın “İnsanlar, başkalarını gözlemleyerek öğrenir” sözü bu bağlamda önemlidir. Çocuklar dijital dünyada gözlemledikleri davranışlardan büyük ölçüde etkilenirler. Sosyal medyada gördükleri davranışlar ve dijital içeriklerdeki rol modeller, çocukların davranışlarını şekillendirebilir ve onların sosyal becerilerini doğrudan etkileyebilir.

Ayrıca, dijital platformlarda şiddet içerikli oyunlar ve videolarla fazla etkileşimde bulunmak, çocuklarda saldırgan davranışlar geliştirebilir. Bu tür içerikler, sosyal becerilerin gelişimini engelleyebilir.

Psikoloji bilimi, çocukların dijital dünyada dengeli bir şekilde büyümeleri için belirli öneriler sunuyor. Öncelikle, çocukların ekran başında geçirdiği süreyi sınırlamak önemlidir. Amerikan Pediatri Derneği, iki yaşın altındaki çocuklar için ekran süresinin sınırlanmasını, daha büyük çocuklar içinse belirli zaman dilimlerinde kontrol altında tutulmasını önermektedir.

Ebeveynlerin dijital içerikleri dikkatle seçmeleri ve çocuklarıyla bu içerikler hakkında konuşmaları da kritik bir role sahiptir. Bu sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için çocukların çevrimdışı dünyada da sosyal etkileşimler kurması teşvik edilmelidir. Oyunlar, aile etkinlikleri ve yüz yüze iletişim gibi aktiviteler, çocukların duygusal zekasını ve empati yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur.

Sherry Turkle, teknolojinin bizi birbirimize bağlarken aynı zamanda uzaklaştırdığına dikkat çeker. Dijital ortamda gerçekleştirilen etkileşimlerin gerçek sosyal bağlar kurmayı zorlaştırabileceği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, çocukların sosyal etkileşimleri de desteklenmelidir.

Dijital dünya, çocukların gelişimine hem fırsatlar hem de tehlikeler getirmektedir. Ebeveynlerin bilinçli tutumları, çocukların bu ortamda sağlıklı bir şekilde büyümelerine katkı sağlayacaktır. Teknoloji, kontrollü ve bilinçli kullanıldığında çocukların gelişimini olumlu etkileyebilir; ancak göz ardı edildiğinde psikolojik problemlere neden olabilir. Bu sebeple, dijital dünyanın sunduğu olanakları değerlendirirken, sınırların doğru şekilde belirlenmesi kritik bir öneme sahiptir.