Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) siyasetin ne kadar içerisinde olmalı? Hemşeri Dernekleri de STÖ olduğundan bu durumun neresinde kalmalı?
Kuşkusuz Sivil Toplum Örgütleri demokrasinin gelişimi açısından son derece önemli ve değerli kurumlardır. STÖ’ler Dernekler Kanununa uygun olarak kurulmasını sağlarken, kendi özel tüzük ve yönetmeliklerini de hazırlarlar.
Hedef kitlesi kendi inandığı ve ortaya koyduğu amaçlara uyum sağlayan katılımcılardır.
Örneğin; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin amacı ‘’Atatürk ilke ve devrimlerini ve Cumhuriyet kazanımlarını koruma yolunda, bilimsel düşünme ve sorgulama yetilerini geliştiren, insan haklarına saygılı çağdaş bir yaşam ve eğitim için çözüm üretmek ve kamuoyu oluşturmaktır’’ iken, HAYTAP, doğaya zarar verilmesi ve hayvanların haklarının ihlal edilmesi durumunda imkânları dâhilinde kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışan, ihlallerin önüne geçilmesi için hukukî yolları kullanan, eğitim çalışmalarına katılan, ilgili yasaların değişmesi ve daha iyi bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli resmî görüşmeleri ve halkla ilişkiler çalışmalarını yürüten bir kuruluştur.
Yani her dernek kendi faaliyet alanı ile ilgili başarılı olmayı hedeflemiştir, bu da çok doğaldır.
Hemşeri Derneklerinin ise amacı hemşeriler arasında iletişim, yardımlaşma ve dayanışmayı hedeflerken öz kültürünün tanıtılması için de gerekli faaliyetleri yapmaktır.
Her ne kadar amaç bu olsa da, maalesef feodal sistemin devam ediyor olması aşiretçiliğin var olması hemşeri derneklerinin amaçtan ziyade araç haline dönüşmesine sebep olmuştur.
Dolayısıyla faydadan çok zarar verir hale dönüşerek, mevcudiyetleri sorgulanır hale gelmiştir.
Feodal ilişkilerin siyasetçiler tarafından 1950’lerden beri kullanılması ve hala devam edilmesi, derneklerin de asli görevlerinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Yani siyasetin cazibesi bazı dernekçileri baştan çıkarmıştır.
Basit ifadeyle, siyasilerin buna çanak tutması dernek amaçlarına zarar vermektedir. Ancak, bu bir realitedir, dolayısıyla ülkenin gerçekliklerine mi yoksa evrensel doğrulara göre mi tavır alınmalıdır?
Ülkenin gerçekleri yanlışsa hala buna uymalı mı yoksa artık hatadan dönme yürekliliği mi gösterilmelidir?
Siyaseten bazı görevlere aday olduklarında hemşeri derneklerini yanlarında göremediklerinden serzenişte bulunmaları,  bunu bir yardımlaşmanın konusu olarak gördüklerinden olsa gerek.
Kriter herkesin ağzına pelesenk edip uygulamadığı liyakattir.  Hemşeri belediye kanununda tarif edildiği gibi kabul edilmelidir.
5393 Belediye Kanunu MADDE 13.- Herkes ikamet ettiği beldenin hemşerisidir. Hemşerilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır.
Bu tarif yaygınlaştırılmalı ve ilçe sakinlerinin bu yönde gelişmelerine katkı koyulmalıdır.
Sanırım siyaset daha özgür ve demokratik bir alan bulup, liyakat, temsiliyet ve bireysel mücadele alanı yaratamadığı sürece feodal sistem kullanılmaya devam edecek.
1950’lerden beri kullanılması kanıksanmış olsa da artık bir kırılma olması sistemin son derece yararına olacaktır.
Çıkar birlikteliğinden ziyade duygu ve fikir beraberliğinin esas alındığı bir sistem kurulup demokrasi kılcal damarlarda da dolaştığında toplumun ilerlemesi kaçınılmaz olacaktır.
Bunun için, ‘Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.’’ sözü her yerde şiar edinmelidir.
Bazıları renksiz, kokusuz, tarafsız(!), etliye sütlüye karışmaz, sisteme ayak uydururken,
Bazıları her defasında mevcut otoriteden, güçlü olandan yana olmayı tercih ederken,
Bazıları da güçlü-güçsüz bakmaksızın, grupçuluk yapmadan bireysel mücadeleyi ve doğru olduğuna inandıkları uğrunda gerekirse koro-kor mücadeleyi sürdürmeyi yeğlemişlerdir.
Siyaset yapanlara sorsanız kendini üçüncü tariftekiler içinde görür. Oysaki gerçek öyle değildir, yani aynadaki kendisi o grupta değildir, gerçek farklıdır, zira üçüncü tarifte siyaset yapanlar çok azdır ve kritik görevlere de gelememiştir.
Gelin dernek siyasetini siz gruplardan birisine yakıştırın.
Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 107. Yılı kutlu olsun, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, Kuvayı Milliye Ruhunu saygıyla selamlıyorum…