“La Fontaine’nin “Çalışkan Karınca ve Tembel Ağustos Böceği” hikâyesini dinleyerek büyüdük hepimiz.
Hikâyeye göre Karınca tüm yaz çalışıp yiyecek biriktirirken, Ağustos Böceği saz çalıp şarkı söylemiş, Karınca ile dalga geçmiştir. Kışın da karıncaya muhtaç olmuştur.
Hikâyedeki Ağustos Böceği bizlere tembel, haylaz ve yüzsüz bir hayvan olarak anlatılırdı. Maalesef bu kocaman bir yalan! Ağustos Böceği’nin tembel ve haylaz olmadığı, La Fontaine’nin yanıldığı gerçeği ise bilimsel bir doğru.
Gelelim işin doğrusuna. Aslına bakarsanız Ağustos böceğinin yaşamı başlı başına bir hikâye.
Anne Ağustos Böceği, yumurtasını ağacın taze dalının içine bırakır. Ağaç dalı içinde bir kurtçuk olarak dünyaya gelen Ağustos Böceği, dört hafta boyunca ağaç dalının özsuyunu içerek beslenir.
Çok kuvvetli bir çift ön ayağa sahip olan ve gagaya benzer güçlü ağzını kullanan Ağustos Böceği, dalda bir yarık açarak ağaçtan dışarı çıkar ve toprağa düşer. Bu attığı ilk adım, zorlu hayatının başlangıcıdır.
Sonrasında toprağı kazan Ağustos Böceği, dibine düştüğü ağacın köklerine ulaşır ve köklerin özsularını içerek beslenir. Bıkmadan ve yorulmadan açtığı tünellerle bir kökten diğerine ulaşmakla geçer ömrünün uzunca bir kısmı.
Kökler arasında tünel kazma macerası tamı tamına 17 yıl sürer. Yanlış okumadınız, tam 17 koca yıl! Karanlıkta geçen tam 17 yıl…
Bıkmadan usanmadan, azimle, sabırla geçen 17 yıllık bir yaşam kesitinin sonunda olgunlaşıp büyüyen Ağustos Böceği için yeryüzüne çıkma zamanı gelmiştir.
Güneşe duyduğu özlemi onu yeryüzüne çeker. Kabuğu kalınlaşmıştır artık, uçmayı bilmese de bir çift hazır kanatla Ağustos ayında toprağın üstüne çıkar. Bir kaç gün güneşin altında sabırla bekler ve üzerindeki sert kabuk yırtılır.
Solunum yolu üstündeki sert iki kabuk ve kabuk üzerindeki ince bir zar, bu zara bağlı kaslar onun sesi soluğu olur. Vücudundaki bu kasları saniyede 500 kez hareket ettirerek 17 yıllık sessizliğini bozarak sesini bütün dünyaya duyurur…
Ama onun yeryüzünde 4 haftalık ömrü kalmıştır. Bu zorlu ve mücadele dolu hayatın 17 yılı toprak altında geçerken yeryüzünde sadece 4 hafta yaşayabilen erkek Ağustos Böceğinin, ömrünün son deminde kendisine bir eş bulması gerekmektedir.
Bunu da sesiyle ve şarkısıyla başarır. Bu kısa süren aile hayatından sonra dişi Ağustos Böceğine, neslinin devamı için tohumlarını bırakır. Eylül ayı gelince de hayata veda eder. Yani Ağustos böceği hiçbir zaman kışı göremeyecektir. 17 yıl boyunca verdiği mücadele kısacık bir 4 hafta içindir.
17 yıllık bir sabrın ve çilenin sonunda yeryüzünde geçirdiği 4 haftayı da çalışmakla mı geçirsin yani?
Biz insanoğlu, hayvanlara nankör, çalışkan, tembel, bencil, kinci gibi aslında bizlere ait olan sıfatlar yüklüyoruz. Oysaki onlar sadece doğaları gereği, içgüdüleri neyi söylüyorsa ona göre hareket ediyorlar.
Bırakalım hayvan dostlarımız, bizim onlara yüklediğimiz sıfatlar olmadan doğalarında özgürce yaşasın.”(2)
Çalışmadan, çabalamadan hiçbir iş doğru dürüst yapılmaz. Eğer bir insan azimli ve kararlı ise onun için imkânsız diye bir şey yoktur. AHMET CERAN