Zor bir coğrafya bizimkisi..
Üstte ininde sinsi planlar yapan bir ayı..
Altta cahiliye adetlerini terketmekte zorlanan cetvelli kabileler.
Doğu'da sinsiliği siyaset bellemiş Zaloğlu Rüstem..
Batı'da yedikleri şamarı unutamayan güya uygar kavimler.
Ortada kaderine kandoğramak isteyenlere karşı yüzyıllardır direnen Oğuz nesli.
Manzara bu..
Siz bakmayın etrafımızı çevreleyen denizlerin maviliğine..
Siz aldanmayın Kuzey'de ve Güney'de uzanan sıra dağların vatana siper oluşuna..
Siz kanmayın bir zamanlar coğrafyasının bir ucundan bir ucuna at ile bir yılı doldurarak ulaşılabildiğine..
Artık o mevsimler yaşanmıyor..
Küresel ısınma fena vurdu bizi..
Hala, bak sana, çöl iklimi başımızın belası..
IŞİD denen Azrail'in selası..
Kulaklarımızda yankılanırken.. Büyük sözle, sabrımızı sınamasınlar söylemleri..
İlahi bir sedaya sevdalı kulaklarda meneviş bırakmıyor.
Titre ve kendine dön nidası, eskilerin ötelerdeki sevdası olarak kalmış..
Trabzon'un Ataparklı Celili gibi cüsse iri..
Bakıldığında korkunç bir heybet..
Bir simiçlik çocuk donumuzu çektiğinde..
Ağlamaklı bir sesle yıkılır koca ağaç..
Durum bu, başka hava durumuna ne hacet..
Halbuki bir kırklık olsun ama hep yürek olsun..
Cüssesinde değil keramet, kalbine kudret konsun..
Dediğinde istikrar, sözünde sebat bulunsun..
Bir de içerideki zındıkların memlekete ödettikleri yüz milyar doları aşkın bir fatura var.
Hem vampir gibi vatan evladı kanı içtiler, hem de batıdan aldıkları bezle demokratiklik elbisesi diktiler.
Ağızlarında besmele beslemeyenler bizlere insanlık dersi vermeye kalktılar.
Bizlerden birçoğu da adamlar haklı diyerek kafa sallayarak sallak baş oldular.
Gazetelerin köşelerine kurulup Türk milletine ait ne kadar güzel haslet varsa onu şaraplarıyla, kimileri de adı içki olmasın diyerek şuruplarıyla onu bit bazarında satmaya kalktılar.
Şimdilerde bazıları simetrik asimetrik gibi matematik denklemlerle koltuklarından kaldırılmış olsa da şurupçuların bazıları hala uhrevi kelamlar kullanarak bu büyük milleti aldatıp kandırmaya devam etmektedir.
Zındıklarla yürünen yoldan selamet gelir mi bilmem..
Ama milletimi umutsuzluk çukuruna itip yüzünü buruşturmak istemiyorum. En umutsuz zamanlarda, gecenin en zifiri saatleri gibi güneş bu millete hep yakındır.
O güneş doğarsa.. 
Bak bu millet tekrar, çakalları kuzu diye otarmıyor mu?