Ligin bitimine bir hafta kala Gaziantepspor karşısında alınan 1-0'lık galibiyetli 3 puan, bu sezon da Süper Lig'de tutunmamızı sağladı.
Derin bir nefes alarak haftalardır gördüğümüz kabusa bir son verdik. Önümüzdeki hafta ligin son maçında Başakşehir ile artık sonucunun hem bizim açımızdan, hem de rakip açısından ne olacağının önemini kaybettiği bir maça çıkacağız. Biz ligde kalmayı garantiledik, rakip de UEFA'ya gitmeyi...
***
Gaziantep maçına baktığımızda ilk yarı gösterilen mücadele ve gelen golden sonra soyunma odasına skoru koruyarak 1-0 önde gittik. Ancak ikinci yarıda rakibe karşı etkili olamadığımız, ve rakip baskısıyla yarı sahamızda boğulduğumuz aşikardı. Tüm bu baskılara iyi bir şekilde kapanarak cevap verdik ve rakibe gol şansı tanımadık. Ama bir gol yiyeceğiz diye de ödümüz kopmadı değil.
Şimdi geçen hafta Trabzonspor karşısında elde edilen 6-0 mağlubiyetli maça ve sahadaki futbola bakıyorsunuz, bir de Gaziantep maçında. Hemen hemen her maçta kurtarışlarından dolayı övgüyle konuştuğumuz Kaleci Itandje, sanırım Trabzon maçı öncesinde o çok sevdiği kırmızı şarabı fazla kaçırmış olacak ki, maçta kalemizi süzgece çevirmişti. Ama Gaziantep maçına bakınca daha dikkatli, aklı sahada olduğu kesindi.
Aynı şekilde futbolcularımız da yumurta kapıya dayanınca nasıl mücadele edebildiklerini gösterdi. En azından gol yememek adına yaptıkları çabayı takdir ediyoruz. Keşke bunu Trabzon maçında da gösterseydiler de yine de yenilmiş olsaydık ama tabii 6-0 değil. Hele bu hafta rakip Trabzonspor Antalya deplasmanında 7-0 mağlup olunca şimdi yorumu siz yapın. Ama bence o yorumlar, olayı Rize-Trabzon kardeşliğine döküp duygusal bakarak "İlahi adalet" şeklinde olmasın. Bence tamamen teknik, takdik ve performans boyutuyla olsun.
Neyse artık nasıl olsa bu sezon da paçayı kurtardık. Tıpkı bundan önceki sezonlarda olduğu gibi geçmişe sünger çekme zamanı geldi. Herkes sezon boyunca ki muhakemesini yapacaktır mutlaka ve biz de önümüzdeki hafta genel bir değerlendirme yapacağız ama şimdi maç sonuna biraz değinecek olursam mesela Hikmet Hoca'nın galibiyet sonrası taraftarın "istifa" sloganlarına sitem etmesi yanlış.
Bu taraftar hemen hemen her sezon aynı şeyleri yaşayıp, aynı senaryoyu tekrarlıyor. Ligde kalmak taraftarın her şeyi bir anda unutacağı anlamına gelmez. Sezon başından itibaren yapılan hatalardan dolayı önce günah çıkartıp sonra işi taraftara sitem şeklinde dönüştüremezsiniz. Zaten taraftar gittikçe takımdan kopmuş halde. Bunun sebebi de asıl takımın şehirden kopmuş olmasından kaynaklanıyor.
Bu kopuşun başlıca nedeni de Yönetimdir ve çıkıp maç sonu Başkan Metin Kalkavan yine aynı tavrıyla açıklama yapmaya devam ediyor. Ama Kalkavan'ın unuttuğu bir şey var. Rizespor bir şehir takımıdır. Büyük kulüpler gibi her yerde binlerce taraftarı olan bir kulüp değildir. Bir şehir takımını şirket mantığıyla yönetirseniz olacağı budur. Tamam mali konularda yapın yine yapacağınızı, kimse Rizespor'un zarar etmesini istemiyor.
Ama aynı sistemi taraftara karşı da uygularsanız maçlarınıza gelecek seyirci sayısını da her sezon düşürmekten öteye gidemezsiniz.
Tabii bu konuları önümüzdeki yazıda detaylıca irdeleyeceğim, şimdilik özet geçmiş olalım ve son cümlelerimizde, gelecek sezonun planlaması şimdiden yapılırken lütfen Teknik ekibinden yönetimine kadar herkesin bir kez ama son kez geçmişteki hatalardan iyi birer ders çıkararak ve artık bu şehrin insanı bu hale sokmayacak şekilde davranması ricasında bulunarak tamamlayalım.