Sevmek ya da sevmemek. Meselenin temeli bu....
Yıllar sonra gelecek nesiller Trabzon'a baktığında,
Ne çok "sevMEMİŞler" seni, söyleyecek mi?
Siyasetin ya da kimin söylediği "LONGOZUNDA", kaybolan doğrular. Ne kadar söylense de "Bize HER YER Trabzon",
Bize, sadece "TRABZON"
O halde daha yaşanabilir bir Trabzon kurgulamalıyız...
Tarihi ve kültürel değerlerimizi bozmadan "küresel düşünüp yerel yaşamalı".
"Ah güzel Ahmet abim benim.. İnsan yaşadığı yere benzer..
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer.. Suyunda yüzen balığa..
Toprağını iten çiçeğe..
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine"...
Derken şair Edip Cansever sanki bizi anlattı.
19 Temmuz sonnokta gazetesindeki röportaj da, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Gümrükçüoğlu, Güney Çevre Yolu’nun güzergahının değişmesi için gerekli çalışmaların yürütüldüğünü ifade etti ve "Güney Çevre Yolu bu şehre kazandırılmasını amaç edindiğimiz bir projedir" dedi.
Bu köşede 12 Nisan 2013 tarihli yazıda "Güney Çevre Yolu yetmez! GÜNEY TRABZON" demiştik.
Çünkü amaç yol yapmak değil, yaşam alanı oluşturmaktır. Yol ise "Mekansal planlamadaki" donatılardan sadece birisidir.
Yani sorun Güney
Çevre Yolu değil, güney Trabzon'dur. Bugün kent merkezi, ısrarla güneye gitmemek için "DİKEY YÜKSELMEYE" devam ediyor. Yöneticiler buna izin veriyor, sonrasında da bu kuleleri kim yaptı deyip suçlu arıyoruz, yükselen arsa fiyatlarının gölgesinde.
Gökdelenlerimiz de olmalı elbette.... ama "yer", "yükseklik", "siluet", "kamusal fayda" olmazsa olmazlardan olmalı.
Ya Trabzon'u, Trabzon da tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle, insanıyla yaşayacağız ve yaşatmanın yöntemlerini arayacağız, ya da Trabzon'da yaşıyormuş gibi davranıp "Bize her yer Trabzon diyeceğiz. Çare her zaman kullan("MA")dığımız "ORTAK AKIL"