Namıyla Aydın bir arkadaşla, Trabzon şehrini Rize-Giresun arasında tost ettik.
Dünyaya farklı pencerelerden baksak da gün sonunda bir konuda uzlaştık.
Trabzon'da kimse şu belediyecilik konularında samimi değil. Bir belediyenin çalışmaları hakkında memnuniyet katsayısını ölçmek adına o yerin seçmenleriyle konuşuyorsun bir de seçim sonrası manzaraya bakıyorsun tezat var.
Yani; memnuniyetsizlik dillerde, memnuniyet ise sandıkta zuhur ediyor.
Demek ki kimse net değil. Herkes aldatma ve kandırma anlayışının peşine takılmış. Yazar-çizer takımı da doğal olarak havayı solumakta zorlanıyor.
Yanımıza Aydın bir arkadaş almış olsak da işin içinden çıkamıyoruz.
İnsanlar mertçe hatta biraz da sertçe kanaatini açıkça belirtse riyakâr tutumdan katbekat iyi olur.
Şehirde adım adım ilçeleri dolaşıyoruz. Batı’dan Doğu’ya her belediyenin vatandaş bazında razılık katsayısına baktığımızda inanın çoğunluk gayrimemnun bir tutum takınıyor. Bu dün de böyleydi bugün de böyle.
Lakin sandığa sözü koyduğumuzda girdiği gibi çıkmıyor.
Dışarıda "A" sözü yankılanırken o sözü sandığa koyduğumuzda mahiyet değiştiriyor "B" diye dışarı çıkıyor.
Bu nasıl olur diye derin derin düşünürken yanımıza "parakete" lakabıyla anılan bir şahıs geldi.
Sordu soruşturdu, meramımızı anladı. Kendisi de kadim zamanların siyasetçisi imiş.
Bu tecrübeli siyasetçi halkın bu yaklaşımının nedenini "oylar şahıslara değil partiye daha doğrusu lidere veriliyor" şeklinde açıkladı.
"Parakete" olmak böyle bir şey olsa gerek.
Demek ki şahıslar, şahsiyetler, bıyıklılar, bıyıksızlar, pantolonlular, etekliler kendi yapacaklarıyla değil "liderin" himmetiyle zimmetli işlere baş oluyorlarmış.
Yoklama çekip bir şey öğrenmek anlamsızmış meğer...
Dönelim Aydın arkadaş, sahada bilgi de ilgi de yok bize.
Yani yerelde "kazandım" diye sükse yapanlar aslında kendi kendilerine hava atıyorlarmış. Kimse onlara bir kemik kıymığı kadar güvenmiyormuş.
Ez cümle bu diyarlarda...
Ankara'dan gelen sesin ve nefesin ekmeği yeniyormuş.
Mevcut başkanlar çok bariz başarısızlık yaşatmazlarsa yeni dönemde de kazanıyorlarmış.
Bilene değil, bilene bilene gelene selam olsun.