Değişen hiç bir şey yok. 15 Aralık 2016 tarihindeki "Batı'nın ihaneti ve Türkiye" başlıklı yazımı sunuyorum. Durum daha da vahamet kazandı. Hem de "dostuz" diyen Batılılar açık açık Türkiye'ye karşı tavır koymaya başladılar. Dokuz ay önceki yazım şöyle:
"İnanamıyorum diyemem. Çünkü, yüz yıl önce kutsal Anadolu toprağına, aziz/sevgili yurduma saldıran, paylaşım yapmak için asker çıkaran Batı'nın namertleri "sağ gösterip, sol vurma" sevdasıyla davranıyorlar şimdilerde.
PKK terör örgütünü hiç utanmadan, hiç sıkılmadan aleni şekilde silah vererek destekliyorlar.
Yani, Kahraman evlatlarımız, Mehmetçiklerimiz şehit edilsin diye lojistik destek sağlıyorlar.
Hem de göz göre-göre...
Hem de stratejik ortağımız/müttefikimiz ABD...
Birinci Dünya Savaşı'nı kafamıza bela edip koca bir imparatorluğun parçalanıp dağılmasına sebep olan Almanya da; terör örgütlerine göz yuman tavrıyla Türkiye'nin bu beladan kurtulmamasını istiyor/arzuluyor.
NATO'nun, AB'nin başkenti Belçika'nın bu konudaki tutumu tamamen Türkiye'nin aleyhine... Türkiye'nin parçalanmasını/dağılmasını isteyen, bunun için eylemler düzenleyen terör örgütleri en rahat Belçika'da hareket edebiliyor.
Belçika bu gruplara adeta arka çıkıyor.
Türkiye'nin tüm ısrarlarına karşın Batı'da ki; "Bende olmasın da nerede olursa olsun" anlayışıyla terörü kendi topraklarından uzak tutup, destek vermeyi sahipleniyorlar.
Akıllarınca terörü kendilerinden uzakta karşılayacaklar..."
***
"Afganistan'da terör örgütlerini yaratanlar silahın kendilerine dönmesinin bedelini ağır öderken akıllanmamış görünüyorlar.
Akıllarınca Afganistan'a demokrasi getirecekler ve kalkındıracaklardı.
Irak'ta terör yoktu. Şimdi burayı terör yuvası yaptılar.
Diktatör diye tanımladıkları Saddam Hüseyin gidecek, demokrasi gelecekti.
Geldi!.. Gördük!..
Libya öyle... Mezarlığa dönmüş bir ülke oldu."
***
"Batı, aklınca tam bir dini soykırım anlayışıyla kendine yaşam alanı, sömürü düzeni kurarken müslüman kanı akıtılıyormuş, hiç umurunda değil.
Suriye'de de aynı oyunu sergilendi.
Oyunlar, tuzaklar, ithamlar, sabotajlar, patlamalar...
Yüzlerce, binlerce ölü...
Yıkılan yuvalar, sokakta babasız/annesiz kalan çocuklar...
Bir lokma ekmeğe, bir kaşık çorbaya muhtaç aileler... Aç, susuz, sütsüz kalan bebeler.
Niçin bu felaketler?
Sırf Batı'nın kendine yaşam alanı yaratmak için değil mi?"
***
"Batı, Suriye'de bugün oynadığı terör oyununu Türkiye'ye ihale etmek için ihaneti seçmiş bulunuyor.
Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü, "terör örgütüdür" diye tanımladığı PKK'ya, (ve uzantılarına) Batı'nın silah yardımı/desteği yapmasının anlamsızlığı/ ihaneti var ortada ne yazık ki...
Hepimizin bildiği, kabul ettiği "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" kulaklara küpe Atalar sözümüzü hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken bir dönemi yaşıyoruz."