Heykel ve anıt, İslamiyetin kabul etmediği bir sanat dalı olarak görüldü/kabul edildi bu ülkede.
Hala da bu kanıda olanlar var, maalesef. Sanılıyor ki; sevgili Peygamberimizin kutsal Kabe'de kırdığı putların günümüzdeki benzerleri/uzantıları heykellerdir/anıtlardır.
Oysa hiç değil.
Cahiliye dönemindeki putlara tapma, onlardan iyilik/güzellik/gelecek bekleme inancının yanlışlığını sevgili Peygamberimiz verdiği erdemli mücadelelerle Cahiliye dönemi insanına anlatıp, onları insanlığa kazandırdı.
Dünyaya yeni bir güneş doğmuş oldu böylece...
Günümüzde yaşamları süresinde insanlığa yaptıkları hizmetlerle öne çıkan, başarılarıyla kalplerde yer edinen her insanın anıtını/heykelini onu sevenlerce bir alana, bir köşeye dikilmesi, örnek gösterilmesi -haşa- o kişiye tapmak anlamına mı gelir?
Hata burada...
Maalesef, Cahiliye insanının ibadet anlamında puta tapmasıyla, günümüz insanının heykele/anıta bir sevgi tezahürü olarak gösterdiği tavrın/tutumunun birbirine olan farkını ayıramayanlar; heykel/anıt kırma/parçalama öfkesine ya da hevesine kaptırıyor kendilerini...
Bu konuda öyle bir noktada ya da kafadayız ki, gerek diyanetten, gerekse yönetimlerden böyle bir yanlışın ayıplanması, kınanması yapılmıyor.
Acaba neden?
Geçen gün Adapazarı'nda güpegündüz Atatürk Anıtı'na bir meczup saldırıda bulundu.
Anıt, Adapazarı'nın çok anlamlı bulduğum Demokrasi Meydanı'nda... Kimliği belirlenemediğini bildirilen kişi, yanında getirdiği tineri anıtın etrafına dökerek ateşe verdi.
Sonra elini havaya kaldırarak Arapça bir şeyler haykırdı. Daha sonra da elindeki baltayla anıta ve kaidesine vurmaya başladı.
Şaşkınlığa bakar mısınız?
Durumu gören yurttaşlar saldırganı linç etmek istediler.
***
İnsan sevgisi Allah emridir.
Seven insanın emin/güvenilir olduğu gerçeğini bilerek eğitimde bu yoldan kalplere/beyinlere bu olguyu yerleştiren topluluklar huzura kavuşuyorlar.
İlerliyorlar...
Mutlu oluyorlar...
Anıtlara/heykellere saldıran beyinsizler yetiştirmiyorlar.