Önce hakkını teslim etmek gerekir Ak Parti iktidarının… Sağlık sektöründe iyi işlere imza attılar, önemli kazanımları halkın hizmetine sundular. Bu demek değil ki bir yerlerde kıble kaçığı olmasın. Bal gibide oluyor kardeşim. İnsan sağlığı her şeyden önemli. Derler ya ‘Allah kimseyi hastaneye düşürmesin, ama orasızda bırakmasın.’ Bizimde yolumuz geçenlerde Fatih Devlet Hastanesinin Aciline düştü. Arkadaşımıza destek olmak için omuz verdik, yanında durduk. Ama gördüğümüz manzara ise pekte hoş olmadı. Bir doktor ve bir umutla şifa bekleyen hastaların kuyruk halinde acı çekerek bekleyişine tanıklık ettik. Bu manzarayı sağlık sektöründe devrim gibi işler yapmış Ak parti iktidarında görmek açık söylemek gerekirse yadırgadım. Sen onca güzel işlere imza at ama arada birileri kendi keyfi uygulamalarıyla, kendi bildiğini okusun kıble kaçığına çanak tutsun. Olmadı, yakışmadı. Kardeşim nedir sıkıştırmışsınız hastaları oraya… Bir yanda hastalar eziyet , diğer yanda orada çalışan doktorundan, sağlık memuruna kadar insanlar müşkül içinde. Bırakın derman bulsunlar, nefes alsınlar. Çok değil çözüm belli. Numune Hastanesi’ni çocuk acil yaparak iyi iş çıkardınız, elbette buna lafımız olamaz. Gerçekten bir ihtiyaçtı, bu giderildi.. Ancak yan tarafını yetişkin acil olarak hizmete sokup ortadaki karmaşaya bir son verebilirsiniz.. Sizden kimse çok şey istemiyor. Sadece bakar kör olmayın.. Yapılan çağrılara kulaklarınızı tıkamayın…
DOLDUR-BOŞALT GÜLCEMAL
Bundan 20 yıl önce deniz ayaklarımızın dibindeydi. Dalga sesleri kulaklarımızı çınlatır, mis gibi deniz kokusuyla tatlı bir huzur içinde yaşayıp giderdik. Yaşadığım yer incirlik mahallesi ve deniz o zamanlar 50 metre aşağımızdaydı. Yıllar geçti, sahil yolu inşa edildi, yeni yerleşim birimleriyle aramıza yeşillikler girdi, mesafe 200 metreye dayandı. Ne dalgaların sesini artık duyabildik, nede mis gibi deniz kokusunu gönül rahatlığıyla içimize çekebildik. Gittikçe uzaklaştı mesafe hasret gibi aramıza girdi. Belki evimizin oradan bu hasreti dindiremiyoruz ama kendimizi yürüyüş yoluna atarak bir nevi maviyle buluşabiliyoruz. Diyeceksiniz ki geçmiş defterleri böyle açıp laf kalabalığı içinde neden yoğrulup gidiyorsun. Geçmişte Trabzon için en çok övündüğümüz şey yeşil ile mavinin iç içe olması değil miydi? Şimdi böylemi. Yeşil alan üzerindeki çarpık yapılaşmanın yanında mavinin de şehirden gittikçe uzaklaştığı bir nokta insanın içini sızlatıyor. Şimdi bu mesafe biraz daha açılacak. Adına Gülcemal koyulan bir projenin hayata geçirilmesi için hummalı bir çalışma var. Kamyonlar doldur boşalt sisteminde denizi toprakla örüyor. Ama insanların kafalarında burada ne olacağı, nereye kadar deniz dolacağı soru işaretleri oluşuyor. Her şey şeffaf olmalı. Yavuz Selim ve Avni Aker Stadı’nın alanındaki akıbetinin ne olacağı hala netlik kazanmamışken bin bir türlü iddialar ile insanların kafaları karışıyor. Yetkili isimler Gülcemal projesini tüm şeffaflığıyla halka anlatmalı ki kafalardaki soru işaretleri ortadan kalksın. Seçim malzemesi olarak orayı kullanmasın.
PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA!
Adama tabu gibi bir sözleşme yapmış Muharrem Usta.. Bir tek kulübün anahtarını teslim etmediği kaldı Burak Yılmaz’a..Bordo-Mavili kulübün paraları böyle çarçur edilmesi gerçekten insanı kahrediyor. Bu kadar kolay mı kulübün ekonomisine darbe vurmak milyonlarca taraftarların verdiği maddi desteği heba etmek. Olmamalı. Trabzonspor’da onca sorun varken bütün derdimiz Burak Yılmaz olmuş. Aşağıya çekiyoruz Burak yukarı çekiyoruz Burak. Yatıyoruz kalkıyoruz yine Burak. Neymiş efendim Burak Yılmaz alacakları için kulübü TFF’ye şikayet etmiş. Ben her zaman savunduğum tek bir gerçek vardır oda ‘Trabzonspor’dan kimsenin büyük olmadığıdır. ‘ Burak Yılmaz’ı allayıp, pullayıp el üstünde tutarak böyle bir sözleşmeyle Bordo-Mavili kulübün kapısından içeri sokanlar en hafif tabirle Trabzonspor’a en büyük kötülüğü yapmıştır. Şimdi ise pimi çekilmiş bir bomba Ahmet Ağaoğlu ve ekibini kucağında duruyor. Patladı patlayacak. Çünkü ne yönetimin Burak Yılmaz’a güveni kalmıştır, ne de Burak Yılmaz’ın yönetime. İki taraf karşılıklı söz düellosu arasında kılıçların çekildiği bir ortamda umarım Trabzonspor zarar görmez. Ara transfere kadar bu savaş içten içe devam edeceği de bir gerçek. Kulüpte sükûnet mi nasıl sağlanacak; ya Burak Yılmaz ara transfer döneminde Bordo-Mavili ekipten ayrılacak, ki bu muhtemeli yüksek bir durum, ya da Ağaoğlu ve yönetimi Aralık’ta tamam diyerek yeni yönetimin önünü açacak. Başka çözüm yolu görünmüyor. Bu böyle biline…
KARAKTER ÜZERİNE!
Her insan karakterli olamaz. Etrafınıza şöyle dönün bir bakın karaktersiz insanları mutlaka görürsünüz. Toplum bunları ne kadar kussada bir yolunu bulur, onu yalar, bunu yalar yine su yüzüne çıkmayı başarır. Niye başarmasın ki utanmayı bilmez yüzsüzlükte sınır tanımaz. Bir asalık gibi yaşar gibi görünür bu tipler. Birilerinin ayağını kaydırmak, birilerinin sırtından geçinmek gibi de çeşit çeşit huyları vardır karaktersiz insanların. Bu tip insanlar ihanet etmeyi de sever, kahpeliği de…O yüzden adı bende saklı müsvedede diyorum ki, “Adını kahpe koydum bırak hep öyle kalsın. Sana son bir çift sözüm var allahından bulasın.”