Geçen hafta Erzurumspor maçı sonrası, idman öncesi ayak üstü basın toplantısı yapıp basın mensuplarının sorularına cevap veren Ünal KARAMAN’ın verdiği cevaplar mevcut takımın sahip olduğu yeteneklerin istatistiki verilerinin ilk ağızdan ifadesi idi.
Ünal Karaman’ın sorulara verdiği cevaplar biraz da kendisine yöneltilen suçlamaların (!) serzenişini ifade ediyordu. Elinde kendine göre fazla bir tercih imkanı ve fırsatı olamadığını, geldiği anda bulduğu kadronun futbolun ana kurallarından biri olan dinamizmin ve ortasahada pres ve baskı unsurunun sahaya uygulanabilmesi için gerekli performansın eldeki mevcut kadronun içinde bulunan yaş haddi faktörünü göz önüne aldığınızda imkansızlığını belrtti. Biz de yazılarımızda defaten bu konuyu belirttik, üzerine basa basa ifade etmiştik. Yani artık hiç kimsenin kadronun 90 dakika sahada aynı performans ve eforla mücadele edebileceğini düşünmesinin yersizliğini vurgulayıp durduk. Yani uzun lafın kısası “Bu kumaştan bu kadar” Demek istedik.
Diğer taraftan saha içi bazı performik değerleri ortaya koyan Ünal Karaman verilerin (İsabetli şut, pas yüzdesi, mücadele ve koşu performansı vs) diğer takımların çoğundan önde olduğunu belirtirken enteresan ve gerçek olan bir görüntüyü de açık kalplilikle ifade etti “Maçı en ciddi şekilde kim düşünüp konsantre olursa bu ligde diğerini yenemeyecek bir takım yok” dedi. Evet bu ligin entersan realitesi budur. Zaten alınan sonuçlar da bunu gösteriyor. Bir takıma açık farkla mağlup olan bir takım ertesi hafta üstteki bir ekibi yenebiliyor ise bu fikir dikkate alınması gerekli en esaslı ihtardır. Fakat bir de fiziksel realiteler var. Siz bazı kez bir maçı istediğiniz kadar almak için fikren konsantre olun mağlubiyet durumunda yaş haddinin verdiği doğal zafiyet dolayısı ile galibiyeti yakalamk için gerekli olan vites yükseltmeniz asla mümkün değildir. Bu da netice olarak size bir takımın sırtının 4 veya 5 adet 33 yaş üzeri oyuncuyu sırtlayamayacağı gerçeğini gün yüzüne çıkartıyor demektir. Ünal hoca da buna önemle değindi. O halde ortada mevcut bazı istenmeyen netice ve performans zaafları varsa bunlar Ünal Hoca’nın noksanı olarak değil eldeki mevcut imkanların neticesi olarak görülmek zorundadır. Ayrıca şunu da ifade etmek isterim ki Ünal Karaman bu takımı ve bu ili herkes kadar seviyor, sayıyor ve başarılı olmasını da herkesten çok istiyor. Bir haklı şikayeti de basında çıkan ”Şu oynasa idi, bu neden şu dakikada oyuna girdi (!)” gibi sorular idi. “Mevcut oyuncuların durumunu en iyi ben bilirim” cevabı ile “Bu işi bana bırakaın” demekte epey bir haklılık payı buldum. Doğru, bu oyuncuları herkesten çok Ünal Karaman tanıdığı gerçeğini unutmayalım. Artık Ünal Karaman’a güvenmek bu takımın başarısı için şarttır.