Trabzon onu istiyormuş.

Trabzon bunu istiyormuş.

O geliyormuş.

Bu gidiyormuş.

Bir kere kimsenin kimseyi istediği falan filan yok.

Herkes kafasına göre bir şey yazmaya, karalamaya çalışıyor.

Veya birileri, birisinin peşine takılmış, onu gündemde tutmak için her türlü atraksiyonu yapmakta.

Hani diyoruz ya; ‘Milli irade ne diyorsa, o olacak’ diye.

İşte arşın oradaysa Halep burada.

Çıkın sokağa bakın bakalım gerçekten milli irade kimi istiyormuş.

Hadi yolda tuttuğunuzu çevirin, sorun Büyükşehir Belediye Başkanlığı için ismi geçenlerden, kimi başkan görmek istiyorlar.

Genel merkez, anket sonuçlarına itibar ediyorsa ki, ettiği söyleniyor; bakın görün sokaklar size her şeyi net gösterecektir.

ŞEHİR İSTİYOR
Şimdi şöyle bir algı yaratılmak isteniyor.

Belki de bu bilerek yapılıyordur, saf dışı bırakmak adına.

Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Ortahisar’dan aday olmazsa AK Parti Ortahisar’ı kaybedermiş.

Miş, miş de miş!

Demek ki sıkıntı Ortahisar seçmeninde varmış.

O zaman Ortahisar’da sevilen, Ortahisar’da herkese dokunan, Ortahisar’da partili partisiz herkes tarafından takdir edilen, Ortahisar’da gitmediği ve girmediği bir yer bırakmayan Genç’in Büyükşehir’den aday gösterilmesi verilecek en doğru karar değil midir?

İlçelerle Ortahisar’ı buluşturulduğunda AK Parti için Büyükşehir Belediyesi bana göre cepte olur.

Bunla birlikte Ortahisar’da da hedeflenen oya ulaşılır.
Kısacası bir taşla iki kuş vurulmuş olunur.

Onun için dünyayı yeniden keşfetmeye gerek olmayacağını benim gibi genel merkezde işin içerisinde olanlar da düşünüyordur.

Bakın işin özü şudur.

Zaten AK Parti ilçelerde birinci parti çıkıyor.

Zaten AK Parti ilçelerde, köylerde seçmenin teveccühü ettiği parti oluyor.

Zaten AK Parti ilçelerden gelen oy oranında en düşük oyu yüzde altmışların üzerinde oluyor.

Peki buradan da yola çıkar isek Büyükşehir Belediyesi’ne aday olacak ismin ilçelerde, köylerde, kasabalarda kapı kapı dolaşıp, oy peşinde gitmeye koşmaya ihtiyacı var mıdır?

Elbette ki kocaman bir hayır.

İşte onun için diyorum ki, Büyükşehir’e aday olacak ismin Ortahisar’da yani şehir merkezinde ve civarlarında sevilmesi, saygı duyulması ve tercih edilen birisinin olması daha doğru bir karar olacaktır.

Şimdi diyeceksiniz ki Ahmet Metin Genç’i neden bu kadar öne çıkarıyorsunuz.

Doğru biri olduğu için.

Kitabın ortasından yazmak istediğim için!

Ahmet Metin Genç benim babamın uşağı değil.

Bilenler bilir kendisiyle fazla bir hukukum da yoktur, görüşmüşlüğüm de.

Makamına belediye başkanlığı süresince bir kez gitmişimdir, o da iade ziyaret için.

Ama gerçekleri de yazmak bir gazetecilik refleksi olduğu için ben sadece yaşadıklarımı ve gördüklerimi dile getirmeye çalıştım.

Kim ne derse desin!

Kim ne düşünürse düşünsün!

İki kere iki dört ederden yola çıkarsak.

Şehir Ahmet Metin Genç’i istiyor.

KAĞITLAR YENİDEN KARILIYOR
Salı günü partilerin yaptıkları Meclis toplantısında liderlerin kürsüden yaptıkları konuşmalar siyasetin bir anda ters düz olmasına neden oldu.

Konuşmaları dinlerken bir anda ‘ne oluyor’ dedik?

Evet siyaset yeniden şekillenecek gibi görünüyor.

Kağıtlar yeniden karılıyor.

Oyun yeniden başlıyor.

Sonunda ne olacak?

Sonu nereye varacak, şimdiden kestirmek veya tahmin etmek oldukça zor.

Kağıtlar bir karılsın, oyun bir başlasın ondan sonra fotoğraf daha net görülmeye başlar diye düşünüyorum.

Ancak şunu söyleyebilirim; siyasette ortalık toz dumana dönüşüvermiş.

İKİ ŞIK VAR!
KTÜ Rektörü Süleyman Baykal açıklama yaptı.

Baykal konuşmasında CHP Milletvekili Ahmet Kaya’yı ve İYİ Parti Milletvekili Hüseyin Örs’ü yalancılıkla suçladı.

Nedeni ise ekonomik krizden dolayı Farabi Hastanesi’nde bazı tedavilerin yapılmadığının yanlış bir beyan olduğunu söyledi.

Yapma be hocam!

Çok değil kısa bir süre önce başhekiminiz kurumlara gönderdiği bildiride bunlardan dem vuruyordu.

Hadi başhekiminizin yayınladığı bildiriyi geçelim, ya hasta yakınlarının ellerine verilen listelere ne demeli?

Ben olayı şöyle yorumluyorum.

Ya size bu konularda yeterli bilgi verilmiyor, ya da sizin son dönemlerde yolunuz hastane koridorlarına düşmüyor!

Hocam başınızı şöyle bir kaldırın, sorumlu olduğunuz Farabi Hastanesi’ne bir bakın.

İnanın baktıkça neler neler göreceksiniz.

SAHİ NE OLDU BİZLERE?
Nasıl bir ülke olduk?

Nasıl bir milletiz?

Gerildikçe geriliyoruz.

Ne mümkün ki çıkan tansiyon çıktığı gibi düşürülmeye çalışılsın.

Bir konu oluşsun da o konu etrafında bölünmüşlük yaşanmasın.

Bir mevzu yaratılsın da o mevzu etrafında hep birlikte cansiperane tek yumruk olunması için gayret edilse.

Ekonomik sıkıntılarla boğuşmaya çalışılırken bunun yanında bir de ortadan kırılmaya, ayrıştırılmaya çalışıyoruz.

Ne oldu bizlere?

Bu kadar mı kırılgan bir ülkeyiz?

Bu kadar mı birbirimize kan, kin, öfke duyuyoruz?

Bu kadar mı bir birimizin söylemlerine tahammülsüzüz?

Yüzyıllar boyunca nasıl bir arada yaşamışız.

Nasıl aynı kaptan yemek yiyip, su içmişiz?

Nasıl birbirimize hoşgörüyle yaklaşıp, dostluk ve akrabalık bağları kurmuşuz?

Nasıl evet nasıl?

Sahi ne oldu bizlere?