Dünya mirası bir Milli Park’ta..
Ancak 1000’li rakımlarda yetişen Sarıçamın denizle kuçaklaştığı, Dünyada iki yerden biriydi Çamburnu ve koruyamadık.
Oysa çok yavaş büyüyen, eski halini alması 200-300 yıl sürecek olan, çocuklarımızın bize emanetiydi yakılıp kül olan.
Ve biz.. Roma’nın yakılışını izleyen Romalı misali, ekran başında izlemekle yetindik kentimizden kopartılan bir parçanın daha yok edilişini.
Rutubetten kibrit dahi yakılamayan kentimizde. Yedi ayrı yerden, aynı zamanda çıkan-çıkartılan gece boyu devam edip, sabahleyin söndürülebilen yangının ardından gelen; “Belki söndürülmemiş bir izmarit, belki bir mangal-ateş” resmi açıklamasıyla suçun faali de bulunduğuna göre! Artık geleceğimizden, can ve mal güvenliğimizden emin uykumuza devam edebiliriz!
Yok, eğer aranızda bu kadar da olmaz deyip, yüreğini hafifletmek isteyenler çıkar ise! Artık onlarda uzun yıllardır yapıldığı gibi yeniden resetlenip! “uyur gibi” yapabilirler.
Ama olsun. Tüm yetmezliklere karşın halen Doğasına, Geleceğine sahip çıkıp “Çamburnu Yangınıyla İlgili Tuhaflıklar” başlıklı gözlemiyle, sorgulama yapan yiğit evlatları da var bu coğrafyanın.
“Çamburnu, sarıcamın denizle buluştuğu dünyada iki noktadan biriydi. Arkasındaki eski maden ocaklarını çöp deposu yaptılar. Sürekli bir Çevre tartışmasının odağındaydı güzelim Çamburnu.
Geçen yıl ki yoğun kar da, Çamburnu’nda belirgin bir tuhaflık gözlemledim. Yoğun kardan etkilenen çamların bir kısmı kırılmış yan yatmış, ama her nedense öylece bırakılmışlardı.
Ardından Heyelan Tehlikesi gerekçesiyle, mesire yerinin önünden geçen yol trafiğe kapatılarak, tüm geçişler tünele yönlendirildi.. Hatta Mesire yolu çam kozalaklarıyla dolu bırakılarak hayli zaman önce gözden çıkartılmıştı.”
Diyerek gözlemini paylaşan duyarlı okuruma teşekkürü bir borç biliyorum!.
Varsın Fincancı katırları ürksünler.. Varsın demokratik tepkilerin Zülfü yâre dokunsun. Henüz dudaklarımız varken, konuşamayanlara borcumuzdur konuşup-yazmak deyip..
Haklıdan ve doğrudan yana yürüyüşünü sürdürenlere selam olsun.
Yeni doğan günü, umut ve coşkuyla kucaklayacağımız O güzel günleri özlemiyle kalın...