Aylardır kırıp döktüklerimizi toparlama mevsimine girdik. Son aylarda gönül bahçemizde kırılmadık filiz, koparılmadık çiçek kalmamıştı. Böyle durumlarda çoğu kez bağban aciz kalır. İşe nereden başlayacağını bilemez. Bir vatandaş olarak, bir medya mensubu olarak, biz de aynı durumdayız.İşe nereden başlamalı?..

Bu kolay bir şey mi? Zira alfabemizdeki ‘özür dilerim’ sözünü çok az kullanan bir milletiz. Özür dilemek güzel de, acaba o olgunluğa eriştik mi?

Bunu hazmedebiliyor muyuz?

Bakınız; yıllar önce Bayburt'un bir köyünde bir çeşme taşında şöyle bir beyit okumuştum: Bakınız şu çeşmeye, su içecek tası yok. Kırma insan kalbini yapacak ustası yok. Tasavvufun büyük şairi Yunus Emre de aynı duyguları dile getirir. "Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil, yetimişiki millet dahi elin yüzün yumaz değil..."Yunus Emre'ye göre: insanların kalbini kıran Allah'ın evini yıkmış olur. Anlayış bu, felsefe bu...

Bir seçimi geride bıraktık. Bazılarına göre getirisi, bazılarına göre de götürüsü fazla olan bir seçimdi. Seçim sonuçlarına takılı kalmak istemiyorum. Ama kırıp döktüklerimiz ne olacak?

Bunları nasıl tamir edeceğiz. Geçen yıl Almanya seçimlerinde başbakan Merkel ağzından bir cümle kaçırmış: Rakibini durmadan öten çırçır böceğine benzetmiş.

Sen misin böyle konuşan, tüm medya ayağa kalkmış. Sonunda Merkel rakibinden ve tüm Alman halkından özür dilemiş. Biz millet olarak bu seviyeye ne zaman geleceğiz. Esas mesele bu...

Bir televizyon programında sunucu kızımız; "Kimleri seçmeliyiz. Kimleri tavsiye edersiniz?.." demişti. Verdiğim yanıt arşivlerde mevcuttur. Şöyle demiştim:  Allahtan korkanları, kuldan utananları seçelim.

Namussuzlara geçit vermeyelim. Böbürlenenleri, kibirli insanları seçmeyelim. Şefkatli, insanlara yukarıdan bakmayanları seçelim. Ufku geniş insanları ön plana çıkaralım. Ahlakıyla, tavırlarıyla sözcükleri dizimiyle ağzından bal damlayanlara tevvessül edelim, onların önünü açalım.

Olmadan oldum diyen, pişmeden nimet olanları değil, kitaplara dost hakiki arkadaşların önünü açalım..

Paranın şımarttığı kimseleri seçmeyelim. İki kelimeyi bir araya getirip konuşamayanları tercih etmeyelim. Vatanını, milletini, bayrağını sevenleri baş tacı yapalım. Memlekette bir şeyler yapmak için çırpınan insanları koltuklara oturtmaya çalışalım. Hırsızları sandığa kilitleyelim. Hiç çıkmasınlar diye sıkı sıkıya tembih etmiştim. İnşallah bu seçimde karavana atmayız diye de iyi niyet temennilerimi sıralamıştım.

Yanılıyor muyum, bilmiyorum ama mantık süzgecini devreye sokuncaya dek karavana atmaya devam edeceğiz. İnşallah midemizle değil, beynimizle düşünürüz. Bütün dileğim bu...