Seçil öğretmen, Cumhurbaşkanı’mıza seçim gezisi esnasında (o zaman Başbakandı) kötü laflar söylediği ve yumurta attığı gerekçesiyle meslekten men edildi. Çok ağır bir karar bu! Evet devlet büyüklerine olur olmaz sözler söylemek yakışık almaz ama bunun sonuçlarının böyle vahim bir ceza tayiniyle karşılık bulması da ne insani ne de İslami bir anlayışa sığar. Makul, kabuledilebilir bir hukuki karar verilebilir ama meslekten men gerçekten çok ama çok ağır oldu.
Peki seçil öğretmene Başbakana sarf ettiği sözler nedeniyle kolayca verilen ağır ceza neden Fenerbahçe seyircisine ve yöneticilerine verilmiyo, onu anlamakta güçlük çekiyorum. Daha bir hafta önce Başbakanı geçtik Cumhurbaşkanı olmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin başkomutanına ağza alınmayacak sözler sarf edenlere karşı henüz savcılardan tık yok.
Seçil öğretmene sıra geldiğinde bütün cevvaliyetini gösteren yargı, sözkonusu Fener ve onun malum idarecileri olunca ceza vermek şöyle dursun yeniden yargılama gibi bir saçmalığın yolunu açabiliyor.
Seçil'i seçip ceza.. Adı Fener olursa keza.. diye mi başlıyor gerçekler.
Fenerbahçe seyircisi televizyonda yorumcuların dediği gibi acaba gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na içeriğini ifade edemeyeceğim galiz lafları niçin reva görmüştü? Acaba gerçekten bu laflar edilmiş miydi? Gözlemciler bunları not eti mi?
Bütün bu soruların cevabını öğrenmek için ta lise yıllarından arkadaşım olan Ali İhsan Ö'yü aradım. Maçta olup olmadığını sordum. Zira bilirim iyi bir Fenerbahçelidir ve her maça gider. İstanbul'da muhasebe işiyle uğraşır. Pırlanta gibi bir çocuktur. Ona "Sen melayike gibi adamsın ama bir kusurun var, şu Fener hastalığı" diye takıldığım günleri de yad ettik.
Maçtaydı ve anlattı. "10-15 dakika kesiksiz şekilde Sayın Cumhurbaşkanı'mıza ağza alınmayacak sözler kullanıldığı doğrudur. Bunu herkes işitmiştir. Ben gerçekten utandım. Bir de Artvinli olmam hasebiyle hemşehrime yapılan bu hakaretten üstüme de alındım, olmaz böyle seyirci" demesi her şeyin özetiydi zaten.
Evet şimdi sayın yargı mensuplarının boyunu posunu göreceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin manevi şahsiyetini temsil eden, 16 büyük Türk devletinin yıldızlarını fors olarak taşıyan Rizeli Cumhurbaşkanı'mıza bir Rize maçında münasip görülen o sözleri söyleyen ağızlara, o sözler geriye tıkanacak mı yoksa yutulup gidilecek mi?
Yoksa sadece Seçil öğretmeinin kurban edilmesiyle mi yetinilecek.
Üstelik Seçil öğretmen bir kişi ve bir kadın. Taktir edersiniz kadının ağzından çıkacak sözün ne kadar kötü olacağını. Bir de binlerce ağız ve de bindirilmiş kıtalar gibi nakarat halindeki o ifadeler.
Bir insan oy versin vermesin, bir Cumhurbaşkanı'na sevgi duymak mecburiyeti olmasa da saygı duymak durumundadır. Çünkü o bayrağın da sancağında temsilcisidir. Islık çalmak, yuhalamak bile ayıpken o galiz sözler.. Bakacağız, göreceğiz nasıl işlem yapılacak diye!.