Trabzonspor’da  transfer yanlışları  her zaman olmuştur da,  özellikle son iki başkan döneminde  yaşananların  karşılığı olan kelimeyi bulmakta  zorlanıyor insan..

Sanki,  pahalı ve isimli çok sayıda oyuncuyu almakla şampiyonluğu  kesin görmüşler de..

“Nasılsa şampiyon olduğumuzda bu paraları ödeyecek imkan buluruz”  düşüncesiyle  asgari ücret maaşla  jaguar araba alma sevdasına kapılmışlar.

**

Trabzonspor’u  hiç  yaşamadan  yaşatmaya  kalktıkları  için de  eğer transferle şampiyon olunsaydı bu takımın  ikinci ligde o kadar  uzun süre  beklemeyeceğini bilemediler..

Eğer biraz da futboldan  anlasalardı, transferle şampiyon olunsaydı, Çin ve Katar takımlarının Dünya’da alınmadık kupa bırakmayacağını da çoktan görmüş olurdular..

Başkanın futboldan anlaması elbette gerekmez, ama ‘Başkan oldum” diye transfere el atmasını da gerektirmez.

Hele  de niyeti belli, komisyonu yüzde elli  menajer tezgahına da düştün mü…

Ağla gözlerim ağla!..

Zaten teknik  direktörün  Kazım;

Diyor, ne yaparsan yap bana ne lazım!.

O zaman bu tantanayla  alacağın  en uzun yol, kafanı vuracağın duvarın mesafesi kadardır!..

Ve Trabzonspor değil toslamak, duvarın altında kalmıştır.

***

Allah ömrünü uzun etsin..

En kötü sezonunda ,Türkiye Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası ve Başbakanlık Kupası olmak üzere kulübün müzesine 3 kupa sokan, lig şampiyonluğu  bir puanla kaçtı diye büyük de eleştirilere maruz kalan Şamil Ekinci büyüğümüz de  başkandı, O’da  futboldan pek  anlamazdı.

Lakin “Hem başkanım, hem de  parayı veren  benim , o zaman düdüğü de ben çalarım” demedi..

Transfer yapmaya kalkmadı..

Suat Abi (Özyazıcı)  ve ekibi planlamayı yapar, ‘Başkan bize şu kadar para lazım” derlerdi, O ‘da bu parayı tedarik ederdi.

Yani herkes anladığı işi yapardı..

O zaman ne olurdu?

Avni Aker’de santrayı geçen mutlu olur..

Korner çeken gol attım diye sevinirdi..

***

Tabi sonradan işin rengi değişti.

Herkes her işi bilir oldu,  kendi işinden gayri..

Transfer uzmanı  kesildi  kunduracı  Hayri!

Ve Trabzonspor  artık çıkamıyor bayırı!

Hem sahada, hem de kasada..

**

Demek ki neymiş..

İşi ehline vereceksin..

Ya da  herkes en iyi bildiği işi yapacak..